| | | | ASO Başkanı Çağlayan, bugünkü Oda Meclisi toplantısında, Ankara Sanayii ve üyelerinin içinde bulunduğu durumu tespit etmek amacıyla, 3 ayda bir düzenledikleri anketin Eylül ayı sonuçlarını açıkladı. Ankete katılımın yüzde 14’ler civarında olduğunu belirten Çağlayan, istihdamda Mart ayından itibaren başlayan düşüş eğiliminin, yıllık 3. çeyreğinde biraz hız kesmekle beraber devam ettiğini söyledi.
İkinci çeyrekte istihdamın 1. çeyreğe göre yüzde 11’lik bir azalma gösterdiğini hatırlatan Çağlayan, 3. çeyrekte ise istihdamda 2. çeyreğe göre yüzde 4’lük bir azalma meydana geldiğini kaydetti.
Eylül ayı sonuçlarına göre, ankete katılan üyelerinin yüzde 95’inin hammadde fiyatlarının arttığını bildirdiklerini kaydeden Çağlayan, ankete cevap veren firmaların yüzde 41’inin ücretlerin arttığını, yüzde 53’ünün aynı kaldığını, yüzde 6’sının ise azaldığını bildirdiğini kaydetti.
Üyelerinin yüzde 50’sinin üretimlerinin azaldığını, yüzde 52’sinin iç satışların, yüzde 47’sinin dış satışların ve yüzde 52’sinin de yeni siparişlerin azaldığını bildirdiğini ifade eden Çağlayan şunları kaydetti:
“Yılın geri kalan bölümüne ilişkin, üyelerimizin beklentileri ise olumsuzdur. Üyelerimizim yüzde 16’sı üretimlerinde artma olacağını beklerken, yüzde 27’si üretimlerinin aynı kalacağını, yüzde 57’si azalacağını bildirmiştir. Üyelerimizin yüzde 61’i ürün fiyatlarının artacağını, yüzde 90’ı hammadde fiyatlarının artacağını belirtirken, firmaların yüzde 34’ü ücretlerin artacağını, yüzde 60’ı aynı kalacağını, yüzde 6’sı ise azalmasını beklediklerini bildirmiştir”
Çağlayan üyelerinin ekonomik programa duydukları güvensizliğin devam ettiğini anlatırken, ankete katılan üyelerinin yüzde 91’inin de ekonomik programın başarısız olacağını düşündüklerini, bu başarısızlığın nedeni olarak da üyelerinin yüzde 67’sinin güvensizliği ön plana çıkardığını bildirdi.
ANKARA SANAYİİNİN DURUMU
Çağlayan, “görüldüğü gibi yaşamakta olduğumuz ekonomik krizin Ankara Sanayi üzerindeki olumsuz etkileri hem reel olarak hem de moral olarak devam etmektedir. Yani Ankara Sanayii küçülmüştür, büzülmüştür. Yani kanama devam etmektedir” dedi.
Konuşmasında günlerdir kamuoyunda tartışılan Londra ile İstanbul yaklaşımlarına da değinen Çağlayan, “Londra yaklaşımı, İstanbul yaklaşımı olarak adlandırılan ve bazı büyük şirketlerin kurtarılmasına yönelik girişimlerin, yine bankaları kurtarma operasyonuna dönüşmesinden endişe etmekteyiz. Bu yaklaşımda KOBİ’ler var denilse de yoktur” dedi.
Bu yaklaşımlar içerisinde, “15 milyon dolardan fazla ihracatı, 25 trilyondan fazla cirosu, 15 trilyondan fazla aktif toplamı olan ve 10 milyon dolardan fazla bankalara borcu bulunan” işletmelerin büyük işletme olarak kabul edildiğini, bunun altında kalanların ise KOBİ olarak tanımlandığını belirten Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllardır söylemeye çalıştığımız, KOBİ kılığına girecek kurtlara dikkat. Burada amaçlanan ne? Tariflenen kaç büyük vardır. Amaç sadece birkaç büyüğü mü kurtarmaktır? Bankaların kendi alacaklarını mı kurtarmaktır, yoksa bankaların iştirakleri mi kurtarılacaktır? Londra yaklaşımı, İstanbul yaklaşımı olarak adlandırılan bu çalışma, bu hali ile nasıl, nereye yaklaşmaktadır. Kimlere yaklaştırılmak istenmektedir? Görülüyor ki bu haliyle, bu yaklaşımın kıblesi yanlıştır, terstir. İçinde, özünde gerçek anlamda KOBİ’yi barındırmayan, sayıları 50’yi geçmeyecek firmayı kurtarmaya yönelik bu yaklaşım, doğru bir yaklaşım değildir. Öğle ise biz bu yaklaşımı, bu hali ile desteklemeyiz ve içinde olmayız.”
Bu arada reel sektörün canlandırılması içinde 25 öneride bulunan Çağlayan’ın bu önerileri arasında, “KDV oranlarının makul seviyelere çekilmesi, enflasyon muhasebesine geçilmesi, istihdam üzerindeki ağır yüklerin düşürülmesi” gibi öneriler yer alıyor. | |
ATO: Seçim ve Siyasi Partiler Yasası değişmeli
Bankaların kara tahtaları siliniyor
