|
Güncelleme: 11:51 TS 18 Eki., 2001
|
| |
|
Şahenk: Amacımız daha iyi hizmet
|
|
| Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’in, Garanti - Osmanlı Bankası birleşmesiyle ilgili basın toplantısında yaptığı konuşmanın tam metni:
|
|
|
Doğuş’un senelerdir dünyanın değişimine ayak uydurmak ve stratejik çalışmanın en önde tutulduğu prensibe paralel yapılan, dünya gerçeklerine ve daha ileriye, daha güçlü, daha gerçekçi ve müşterimize, toplumumuza daha iyi hizmet verebilmek organizasyonlarımızda ve şirketlerimizde yapmaya devam ettiğimiz çalışmalardan bir tanesini size arzetmek için buradayız.
Doğuş Grubu, 1998’de yapmış olduğu stratejik bir planlamanın sonucunda dünya trendlerini ve dünyadaki gelişmeleri de ön planda tutarak, hem iş kollarında hem de sektörlerin içindeki şirketlerde 2000’li yıllara hazırlıklı olabilmek için bazı gelişmeleri bazı değişimleri yapmaya zaten başlamıştı.
Bunları yaparken en ön planda tuttuğumuz öge, vatanımıza ve milletimize, Türkiye’mizin geleceğine örnek olacak girişimleri yapmak ve bunları yaparken de zamanlamaya dikkat etmekti. Bu yüzden finans sektörümüzdeki ilk atılımı 1998 yılında teknoloji ve eğitim babında yaptığımız ortak gider ve ortak noktalarımızı birleştirmeyle başladık. Burada da en ön planda tuttuğumuz şey, standartlaşmaydı ve aynı prensipleri aynı düşünceyi paylaşan teknoloji ve insan kaynaklarındaki gelişmeydi. Bunu yaparken tabi biz üç bankamızın da maliyet merkezlerini minimize etmek en ön planda tuttuğumuz fikirdi. 
 Şahenk: Bankacılıkta büyümek gerekiyor
Bunları yaparken de insan kaynağımızda zaten son 15 senedir profesyonelleşmiş olan Doğuş grubunun müesseseleşmesi için üst yönetimimizdeki çok değerli arkadaşlarımızdan bazılarını yönetim kurullarımıza alarak aile şirketinden tamamen müesseseleşmiş Doğuş Grubunun geleceğini daha da perçinleştirecek ve ilerlemiş memleketlerde olduğu gibi yavaş yavaş daha halka ve memleketimize malolmuş kalıcı müesseseyi yaratmak en önemli prensibimizdir.
Bunları Osmanlı Bankamızın eski genel müdürü Aclan Acar ve Garanti Bankamızın Genel Müdürü Sayın Akın Öngör’ü de Doğuş Grubu’nun İcra Komitesine katarak ilk safhada gerçekleştirdik. Bugün arkadaşlarımız hem Doğuş Grubu’nun önemli yerlerinde görev almakta, sektör sorumlusu veya çok önemli şirketlerimizin yönetim kurulu başkanlığını yapmaktadırlar. Bununla beraber son Körfezbank’ın Osmanlı Bankası’yla birleşmesinden sonra da Sayın Hüsnü Akan’ı aramıza alarak, kendisinde de hem finans sektöründeki kurumlarımızdan yararlanmak hem de gayrımenkul yatırım ortaklığımızın daha ilerlemesi için görevi verdik.
Yönetim kurullarımızdaki bu girişimlerden sonra ve ortak maliyet noktalarımızdaki birleştirmelerden sonra amacımız 2000’li yıllarda verimliliğin en ön plana alındığı dünya trendlerine paralel, ki Amerika, Avrupa, Uzakdoğu ülkelerinde yapılan banka birleşmelerinin de Türkiye’ye gireceğini, Türkiye’de adapte edileceğini görüp, birleştirmelere başladık.
Amacımız 2001 yılında da müşterilerimize daha iyi hizmet. Maliyette rekabet eden, verimlilik sağlayan bankayı yaratmaktır. 2002 yılında artık tamamen profesyonel yönetilen müesseseleşme hedefini gerçekleştirmiş ve grup içi kollarımızda da portföyümüzü stratejimize uygun, dünyada rekabet edebilecek şekilde görmek istiyoruz.
Çünkü inanıyoruz ki, Türk milletinin 65 milyon nüfusu Türk gencinin dinamizmi ve enerjisi, Türk halkının bitmeyen çalışma arzusu, büyük potansiyelleri... Biz memleketimize inanıyoruz. Devletimize inanıyoruz ve buna paralel olarak da Doğuş Grubu, bugün Türkiye’nin önemli iş kollarında faaliyet gösteren bir grup olarak artık sadece Türkiye’yi değil, coğrafi bölgemizi bölgesel bir stratejiyle düşünmek zorundadır diye düşünüyoruz.
Şimdi, birazdan arkadaşlarım size bu birleşmeyi de anlatacak. Fakat geçmeden Doğuş Grubu hakkında bilgi vermek istiyorum. Doğuş Grubu, 2000 yılı rakamlarıyla 5 milyar dolar ciroya sahip ve gördüğünüz gibi 5 ana iş kolunda koşturan, profesyonel yönetime inanmış bir gruptur. Bizim ana sektörümüz mali sektördür. Finans grubumuzun yüzde 62’sini teşkil eder. İkincisi otomotivdir, yüzde 20. Perakende yüzde 12... İnşaat yüzde 3. Ve diğer dediklerimizin içinde de turizm ve gıda vardır.
Sizlerle de paylaştığımız gibi 1998 yılında verdiğimiz stratejik kararla buna paralel olarak ilk safhada gıda grubumuzdaki şirketlerimize yabancı ortak bulma hamlesini gerçekleştirdik. Ve son olarak da artık portföy yönetimindeki kurallara uygun olarak gıda sektöründen yani makarna, ekmek ve patatesten çıkmaya karar verdik. Geçenlerde bazı gazetelerde okudum, bizim perakende sektöründen çıkma gibi bir niyetimiz yok.
Tam tersine perakende sektörünün yani bizim iki markamız Tansaş ve Makro’nun bulunduğu sektörlerin çok büyük gelişmelere ve büyümeye potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Ve bu bilinçle de son bir senedir, organizasyon olarak çok büyük değişimler yaşadık. Bunları ne zaman isterseniz, Sayın Aclan Acar’dan duyma ve paylaşma imkanına da sahip olabilirsiniz. Perakende sektörü grubu hiçbir zaman çıkmayacağı ana 4-5 sektörden bir tanesidir, arkadaşlar.
Bu arada bazı iyi haberleri de memleketimize vermek lazım. Türkiye’nin ulusal programına paralel olarak Doğuş Grubu da inşaat sektöründe ihracat hamlesinin bir parçası olarak, sadece mal satmıyorsunuz, hizmet de satıyorsunuz. Fas’ta 85 milyon dolarlık bir ihale kazandı. Beklentimiz 2001 yılı içinde 250 ile 300 milyon dolar arasında 1-2 projeyi daha Fas’ta memleketimize kazandıracağız.
Günümüzün konusuna yavaş yavaş geçelim. Mali sektör stratejimiz takdir edersiniz ki, ölçek ekonomisi, dünyada artık tartışılmayan bir prensip. Büyük bankalar müşterilerine çok daha iyi hizmet veriyor, çok daha verimli hizmet veriyor. Maliyette sektöründe rekabet etme şansı buluyor. Bunun için de biz en derin, en yaygın markamız olan Garanti ismini finans sektöründeki ismimiz olarak seçtik. Burada da yine bahsetmişiz. Ölçek ekonomilerini en iyi şekilde kullanmak amacımız.
Garanti sadece bir banka değil, Garanti A’dan Z’ye bir süpermarket anlayışıyla bütün finansal hizmetleri ve servisleri bir markadır. Doğuş Grubu da bu prensiple sadece bankaya değil, banka dışı finans kurumlarını da, sizler izliyorsunuz, en ağırlıklı yatırımı yapmış tek gruptur. Yakında amacımız bazı mali sektör dışı iştiraklerimizi de holding bünyesine taşıyıp, Garanti Bankamızı tamamiyle mali sektör odaklı bir kurum haline getirmek istiyoruz.
Bütün bu çabalarımızda hizmet kalitesinin yanında operasyonel giderleri düşünerek, müşterilerimize daha az maliyetle, daha az fiyatla hizmetlerini götürmek istiyoruz. Garanti Bankası, Türkiye’nin dış ticaretinin ve turizm gelirlerinin de büyük payına sahiptir. Artık Türkiye’de yaşayan şirketlerin amacı, Türkiye’de rekabet etmek, Türkiye’de isim yapmak değil, Türk bayrağını Türkiye’nin dışında komşu memleketlere de götürmek olmalıdır diye düşünüyoruz.
Özel sektör girişimcidir. Özel sektör memleketinin ve ulusal programına da paralel artık komşu ülkelere de markalarını, ürünlerini taşımak mecburiyetindedir. Bütün bunları yaparken, en önemli unsur, müşterilerimizdir. Zaten Garanti ismini tercih etmemizin en önemli faktörlerinden bir tanesi de Garanti Bankası’nın bugün 3 küsur milyon olan müşteri portföyünü rahatsız etmeden daha iyi servis verecek şekilde bu değişimi de yaşamaktır.
1998’deki değerlendirmemizde artık Türkiye’nin enflasyonla yaşayamayacağını, enflasyonist düşüncelerle şirketlerin yönetilemeyeceğini, sadece şirketlerin değil memleketlerin, bu değişim için de enflasyonun getirdiği bazı geçici karlılıkların yokolacağını gördük. Ve bununla ilgili de dünyanın önde gelen şirketleriyle bazı çalışmalar yaptık.
Bunun sonucunda inandık ki, artık büyümek, ölçek ekonomisine önem vermek ve verimlilik olmazsa olamayacak, yaşanamayacak en önemli faktör diye bankacılığın karşısına geçiyor. Bunun da örnekleri var. Bunu yapamayanlar, yaşayamıyorlar. İşte bizden evvel bazı trafik kazalarını yaşayan ülkelerde de görünüyor ki, Arjantin’de yüzde 42, Kore’de yüzde 33, Endonezya’da yüzde 31 ve Brezilya’da yüzde 21 olarak banka sayısı azalmış. Bunların bir çoğu birleşmeler sonucu.
Stratejik planlarımızın son bölümünde birleşme kalmıştı. Bunu da yasal bazı düzenlemelerin değişmesinden sonra ancak gerçekleştirebildik. Demin bahsettiğim gibi, 98’deki stratejinin parçası gerçekleştirdiğimiz bazı şeylerde, işte bu operasyonel merkezlerin biraraya toplanması. İnsan kaynakları ve teknolojide tek noktanın oluşturulması, ki banka birleştirmelerinde en önemli faktör bunlar.
Bunları daha iyi daha kolay yapabilmek için Grubumuzun bu 4 senelik çalışması zannediyorum bugün bu birleşmeyi yönetecek olan Sayın Ergun Özen’e de büyük kolaylıklar sağlayacak. Biz grup olarak bankacılık dışındaki finans sektörü şirketlerine de en ağırlıklı yatırım yapan grubuz. Bu da tamamiyle enflasyonist zamanın geçtiği, tasarrufun değişik yatırım araçlarına yöneldiği ortamda işte müşterimize hazırlıklı olmak, personelimizin ve dağıtım ağımızın o anki ihtiyaca cevap verebilmesi için belki de ihtiyaçtan çok evvel bu yatırımları yaptık. Garanti Sigorta, Garanti Yatırım, Garanti Portföy, Garanti Finansal Kiralama, Aktif Finans Factoring de bizim geleceğe ve gelirimizi de ileride çok büyük bir şekilde artıracak şirketler diye değerlendirdiğimiz grup şirketleridir.
Geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Sizlerin varlığı, sizlerin soruları her zaman bizi düşünmeye, daha fazla çalışmaya itiyor. Onun için arkadaşlarımdan sonra da sizlerin sorularını almaya hazırız. Teşekkür ediyorum. Ve mikrofu bu tarihi birleşmeyi yönetecek memleketimiz, vatanımız ve grubumuz için hayrı olacağını düşündüğümüz bu hareketi gerçekleştirecek projemizin başındaki Garanti Bankamızın Genel Müdürü Sayın Ergun Özen’e mikrofonu bırakıyorum. |
|
