|
|
Sayın Üstay, değerli bir yabancı sermayeli bankada Hazine bölümünde çalışıyor ve benim gibi Ekonomistler Grubu adlı bir Internet açık oturum grubunun üyesi. Bir gün Londrada döviz spekülasyonu yapan bir kaç trader hakkında bir e-mail yazıyor. Çalıştığı banka nasılsa e-maili buluyor, ve Sayın Üstaya artık göreve devam etmezse kendi kariyeri için daha iyi olacağını ima ediyor. Ekonomistler Grubu, Türkiyenin en çok ve etkin üyeye sahip platformu. TBMMnden, Harvard Üniversitesine kadar üyesi var. Hikaye tabii hemen basına yansıyor. Olay bundan sonra traji-komik boyutlar almaya başlıyor. DANIŞMAN OLACAĞI YAYILDI İlk önce, BDDKnın Sayın Üstayı Ankaraya danışman olarak çağırdığı rivayeti yayılıyor grupta. BDKK, yalanlama yayınlıyor. Ardından Sayın Vehbi Dinçerler, Gruba bir e-mail çekerek Sayın Üstayın Ankarada TCMB veya BDDK gibi kurumlardan birine danışman olarak atanmasın öneriyor. Bu noktada, TCMB devreye girerek, Sayın Üstayı ve söylediklerini tekzip eden bir bildiri yayınlıyor. Sayın Üstayı şahsen tanımam, ama eminim bu işin böyle büyümesini istemedi. Bir kere daha adından bahsedip, huzurunu bozduğum için özür dilerim, ama artık Üstay Olayı, finans camiasına malolmuştur. Ona söylenenler, bu kur rejimini ve uygulamasını beğenmeyen bizim gibi birçok kişiye söylenmiş sayılır. ÜSTAYIN CEVABI IŞIK TUTUCU TCMBnin Sayın Üstaya cevaben yaptığı açıklama, hem içerik hem üslup olarak önümüzdeki günlere ışık tutması açısından çok önemli. Her şeyden önce, TCMB niçin Sayın Ustaya cevap vermek gereğini duyuyor? Diyeceksiniz, konu gazetelere yansımış, mektubun içinde TCMBnin yönetimini ve kur rejimini eleştiren ifadeler var. İyi ama, değerli Akşam, Hürriyet ve Star gazetelerinin değerli yazarları nerdeyse hergün daha ağır eleştiriler yöneltiyorlar Merkeze. Bunlara cevap geldiğini hiç görmedim. Ama, açıklamanın gerisini okuyunca, TCMBnin NEDEN piyasanın içinden birine cevap verme gereğini duyduğunu herhalde anlayacaksınız. Neyse, açıklamadan sonra içim rahatladı, çünkü döviz piyasasında spekülasyon olduğu iddiaları açık ve kesin bir şekilde yalanlanıyor. Ben zaten hergün döviz ekranına bakarken hayal gördüğümü biliyordum Yahu, artık bu kadarı da olmaz diyordum. Halüsinasyonlarımın yetkili ağızlar tarafından yalanlanması beni bayağı rahatlattı. Demekki, ben Matrix filminde yaşıyormuşum. DOĞRU SÖZE NE DENİR? Açıklamanın bundan sonraki kesimleri daha da ilginç: Dalgalı kur rejiminde kişi ve kurumların önceki kur rejimleri dönemlerinde oluşturdukları döviz varlık ve yükümlülüklerini yeni rejimin başlangıcında ve uzunca bir süre yönetemedikleri [ .] bilinmektedir. Diğer bir deyişle, bugünkü sıkıntıların önemli bir bölümü kişi ve kurumların geçmişte yoğun olarak döviz borçlanmalarından kaynaklanmaktadır. Doğru söze ne denir? İşte ben de o döviz varlık ve yükümlülüklerini yönetemeyen kerizlerden biriyim. Geçen Ekim ayında tüm paramı ya ülke, ya da bankacılık sistemi dışına kaçırsaydım, şimdi TL hergün değer kaybederken arpacı kumrusu gibi kara kara düşünmezdim. Tabii, özel sektor tamamen vatan hayinliğinden dolayı döviz borçlandı. Kuru sabitleyen, TL faizlerini reel olarak çok yüksek tutan da bizim gibi İstanbulu mekan tutmuş birkaç kendini bilmezdi. TCMB, ne dese haklı. Hata hep bizde. MERKEZ BANKASI DA AÇIKLAMA YAPTI Değerli Merkez Bankası, birde bize yeni kur rejimini anlamadığımız için serzenişte bulunuyor: Merkez Bankası, kurun uzun dönemli denge değerine karışmayacağını, buna karşın, IMFden sağlanan kredinin Hazineye kullandırılması ile ortaya çıkan likiditeyi çekmek için döviz satabileceğini, ya da döviz kurunda zaman zaman meydana gelen aşırı oynaklığın giderilmesine yönelik döviz müdahalesi yapabileceğini her fırsatta belirtmiştir. Doğrudur, belirtmiştir, hem de her fırsatta. Ama, ben de dahil piyasada hiçbir profesyonel aşırı oynaklığın TCMB lugatında ne anlama geldiğini anlayamadık. Bu aşırı oynaklık günde yüzde bir mi, beş mi belli değil. Bir de, piyasalarda yaşanan dalgalanmanın işler normale döndüğünde de durmadığını görüyoruz. Sayın Öksüz istifa etti, IMF kredisi geldi, ama kur geri gelmedi. YELDEĞİRMENLERİNE SALDIRIYOR Daha da önemlisi, TCMB, kurun bir gün kendiliğinden, müdahelesiz bir dengeye oturacağını savunmaya devam ediyor. Gerçekler başka türlü. Döviz alanın her gün kazandığı, TLnin hergün değer kaybettiği bir ortamda, dolarizasyon süreci yıllar sürebilir. Daha da kötüsü, kalıcı devaluasyon mutlaka enflasyona sızacağı için, bu ikisi birbirini teyid eder hale gelir, yani bir noktada hiperenflasyona dönüşebilir. Ama, işin en acısı nedir biliyormusunuz? TCMB, yeldeğirmenlerine saldırıyor. Türkiyede dalgalı kur rejimine itiraz eden çok adam kalmadı. Aksine, biz kurun dalgalanmasını istiyoruz. Ama, kur dalgalanmıyor, hergün aşağı gidiyor, arkasından da Türk toplumunun kendine, devlete ve bürokrasisine olan tüm güvenini beraberinde sürüklüyor. TCMB, ya kafamızdaki soruları bilmiyor, ya da cevap vermemeyi tercih ediyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||