Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 16:18 TS 27 Haz., 2000
 
Üretimde canlanma belirtileri
 
Üretim rakamının bu düzeye çıkması, uzun süredir özlemle beklenen ekonomik canlanmanın açık bir göstergesi olarak sayılabilir. Dolayısıyla, büyüme oranıyla ilgili risklerin azaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
 

Yarkın Cebeci


 
 Geçtiğimiz haftanın önemli açıklamalarından biri Nisan ayı sanayi üretim rakamları idi. Hatırlanacağı gibi, enflasyonla mücadele programında, bir yandan yıl sonunda enflasyonun yüzde 25 düzeyine indirileceği hedeflenirken, bir yandan da yüzde 5.5 oranında bir büyüme hızının yakalanacağı düşünülüyor.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bu iki hedef, ilk bakışta birbiriyle çelişebilirmiş gibi görünse de aslında ortada bir çelişki yok. Zira uygulanan program enflasyonu aşağı çekme yöntemi olarak çoğu programın aksine talebi kısma yöntemini kullanmıyor.
       
POLİTİK BASKI YARATABİLİR
       Bununla birlikte, yılın ilk aylarında büyüme konusundaki göstergelerin fazla da iç açıcı bir seyir göstermemesi bu hedef konusunda akıllarda soru işaretlerinin artmasına neden olmuştu. Hedeflendiği gibi makul bir büyüme hızının elde edilmesi programın geleceği açısından da çok önemli. Öncelikle, bu oranda bir büyümeye erişilememesi durumu programlanan vergi gelirlerine ulaşılmasını zora sokabilir.
       Çok daha önemlisi, Cumhuriyet tarihinin Dünya Savaşları dönemi dışında en hızlı daraldığı dönem olan 1999 yılından sonra ekonomik canlanmanın sağlanamaması, hükümet üzerinde politik bir baskı da yaratabilir.
       
ÖYLE YÜKSEK BİR RAKAM DEĞİL
       İşte bu gerçekler ve beklentiler, Nisan ayı sanayi üretim rakamlarının önemini bir kat daha artırdı. Sonuçta, DİE açıklaması, Nisan ayında sanayi üretiminin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,7 oranında arttığını gösterdi. İlk bakışta öyle yüksek bir rakam değil bu aslında.
       Özellikle, geçen yılın ilk aylarında ekonominin hızlı bir biçimde daraldığı göz önüne alındığında, bu dönemle karşılaştırılarak bulunan yüzde 2,7 oranı göze hoş gelmiyor ilk başta.
       Ancak, rakamlara biraz daha ayrıntılı bakıldığında değerlendirmeler hızla değişiyor. Öncelikle, geçen yılın ilk aylarında hızlı bir daralma yaşanırken, Nisan ayı önemli bir istisna oluşturmuştu. Seçim dönemine denk gelmesi nedeniyle, Nisan ayında üretimde yapay bir artış yaşanmıştı.
       Dolayısıyla, karşılaştırılan dönem bir daralma dönemi değil, bilakis üretimin yüzde 5 dolayında büyüdüğü bir dönem.
       
TÜPRAŞ’IN ETKİSİ BÜYÜK
       Ancak asıl üzerinde durulması gereken nokta, büyüme rakamının düşük kalmasının hemen tamamen petrol ürünleri imalatında yaşanan yüzde 29 oranındaki daralmadan kaynaklanıyor olması.
       Tüpraş’ın Yarımca rafinerisinin 17 Ağustos depreminde ve sonrasında yaşanan yangında hasar görmesi ve o dönemden bu yana eksik kapasiteyle çalışıyor olması sanayi üretimini olumsuz etkilemeye devam ediyor.
       Üstelik bu etki öyle göz ardı edilecek gibi de değil. Bilindiği gibi Tüpraş Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu ve petrol ürünleri imalatının sanayi üretim endeksindeki payı da yüzde 15 gibi çok yüksek bir düzeyde. Petrol ürünleri imalatı sektörü bir kenara bırakıldığında ise, sanayi üretimindeki yıllık artış, yüzde 2.7’den yüzde 7.7’ye çıkıyor.
       
RİSKLER AZALIYOR
       Üretim rakamının bu düzeye çıkması, uzun süredir özlemle beklenen ekonomik canlanmanın açık bir göstergesi olarak sayılabilir. Dolayısıyla, büyüme oranıyla ilgili, yazımızın başında belirtmiş olduğumuz risklerin azaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
       Diğer yandan, büyüme oranının hedeflenenin üzerine çıkmasının yaratabileceği sorunlar da göz ardı edilmemeli. Talep canlanmasının yaratacağı enflasyonist etki ve ödemeler dengesinde yol açabileceği tahribat bu risklerden bazıları. Ancak, bu yöndeki risklerden söz etmek için bizce vakit daha erken.
       Bu gelişmeler bizi enflasyonla mücadele programının en zayıf noktalarından birine getiriyor. Programın, döviz, maliye ve para politikaları gayet başarılı bir biçimde uygulanırken, gelirler politikası için aynı şeyleri söylemek kolay değil. Kamu kesimi maaş artışlarında ve özellikle de tarım destekleme alım fiyatlarında hükümetin zayıf, giderek utangaç tavrı, piyasalar için de destekleyici bir yaklaşım değil, hiç kuşkusuz.
       
TOPLUMSAL EŞGÜDÜM SAĞLANMALI
       Programın bir diğer önemli eksiği de programın şu ya da bu nedenle toplumsal katmanlar arasında bir uzlaşma sağlanamadan ve bu doğrultuda yeterince çaba gösterilmeden başlatılmış olması. İlk aylarda, para, maliye ve özellikle döviz politikası sayesinde enflasyonda hızlı bir düşüş eğilimi kendini göstermişti.
       Ancak son açıklanan rakamlar, bu toplumsal eşgüdüm sağlanmadığı sürece programın başarı şansının son derece az olduğunu gösteriyor.
       Dolayısıyla enflasyonda korkulu rüya görmek istemiyorsak, bu alanda kısa sürede bazı gelişmelerin yaşanması, örneğin Ekonomik ve Sosyal Konsey’in zaman geçirmeden toplanması gerekiyor.
 
       
    MSNBC News Emine Uşaklıgil
MSNBC News Atilla Yeşilada
MSNBC News Celal Pir
MSNBC News Bayram Başaran
MSNBC News Oğuz Büktel
MSNBC News Mahmut Kaya
MSNBC News Murat Yeşildere
MSNBC News Yarkın Cebeci
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları