|
10 Ekim ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABDnin Afganistanda Taliban rejimine karşı başlattığı harekatı değerlendirdi. |
“Batılı Hıristiyan dostlarımız, terörist Carlosa (Hıristiyan terörist) denemeyeceği gibi Ladine de İslamcı terörist denemeyeceğini bilmelidirler. Aslında terörün dini olmaz. Teröristlerin dinleri ne olursa olsun, dinleri farklı da olsa Carlos ile Bin Ladin, her ikisi de adi birer teröristtir.
MESUT YıLMAZ ANAP Genel Başkanı |
Yılmaz, Afganistana ABDnin gerçekleştirdiği sıcak müdahale günlerinin yaşandığını belirterek, şunları söyledi: ABDnin başlattığı operasyonun, Afganistan sınırlarıyla Taliban yönetiminin devrilmesi ve Bin Ladinin etkisiz hale getirilmesiyle sınırlı olmasını diliyoruz. Ancak bu sıcak müdahalenin yayılma eğilimi gösterdiğini de hiç kimse görmezlikten gelemez. Savaşın Afganistan dışına taşması, bütün bölgeyi bir kan ve ateş yumağı haline getirebilecektir. Böyle bir durumda oluşacak anaforun Türkiyeyi de içine alması kaçınılmaz. Bu nedenle Türkiye, bütün ihtimallere karşı hazırlıklı olma ihtiyacı duymaktadır. Hükümetimiz, muhtemel gelişmelere karşı bir takım tedbirleri şimdiden alma ihtiyacını hissetmiştir. ABDnin başlattığı operasyonun Afganistan sınırlarıyla, Taliban yönetiminin devrilmesi ve Bin Ladinin etkisiz hale getirilmesiyle sınırlı olmasını diliyoruz. Ancak bu sıcak müdahalenin yayılma eğilimi gösterdiğini de hiç kimse görmezlikten gelemez. Savaşın Afganistan dışına taşması, bütün bölgeyi bir kan ve ateş yumağı haline getirebilecektir. ANAFORUN TÜRKİYEYİ DE İÇİNE ALMASI KAÇINILMAZ Böyle bir durumda oluşacak anaforun Türkiyeyi de içine alması kaçınılmaz. Bu nedenle Türkiye bütün ihtimalle karşı hazırlıklı olma ihtiyacı duymaktadır. Hükümetimiz, muhtemel gelişmelere karşı bir takım tedbirleri şimdiden alma ihtiyacını hissetmiştir. Bu çerçevede Mecliste bulunan partilerin liderleri bilgilendirilmiştir. Bugün Genel Kurulda görüşülüp karara bağlanacak olan hükümet tezkeresi de bu konuda hükümetin alması gereken tedbirleri zamanında alabilmek için gerekli hazırlığı, gerekli imkanı ona hazırlamayı amaçlamaktadır. TERÖRE KARŞI KÜRESEL MÜCADELE Yılmaz, küreselleşmenin diğer bütün alanlar gibi terörü de uluslar ve sınırlarüstü bir konuma getirdiğini vurgulayarak, küresel terörü önlemenin yolunun, yerel unsurları ezmek veya bölgesel çatışmaların önünü açmak olmadığını söyledi. Küresel terörün, ancak küresel düzeyde teröre karşı ortak bir bilinç oluşturulmasıyla önlenebileceğini kaydeden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: ABDde yaşananlar, tüm dünya devletleri bilhassa da gelişmiş Batı ülkeleri için bir ibret vesilesi olmuştur. Bu ülkeler, teröre ve terörist gruplara karşı olan yaklaşımlarını, bu vesileyle bir kere daha gözden geçirmek zorunda kalmışlardır. Türkiyenin yıllardan beri savunduğu tezlerin bu acı olayla dünya gündemine gelmiş olması bir bakıma Türkiye açısından sevindiricidir. Küçük politik hesaplar uğruna teröristlerin ve terör örgütlerinin korunması döneminin artık sona ermesi gerektiğine inanıyoruz. TERÖRÜN GÜÇ KAYBETMESİ KAÇINILMAZ Bilhassa Batı ülkeleri bu konuda kararlı bir tutum sergiledikleri takdirde sorun büyük ölçüde çözülecektir. Batının etkin, siyasi ve lojistik desteğinden yoksun kalacak olan terör örgütlerinin lokalize olarak güçlerini önemli ölçüde kaybetmeleri kaçınılmazdır. Nitekim Türkiye, bölücü terör sorununu örgütün dış desteklerini önemli ölçüde kestikten sonra kısa sürede çözmeyi başarmıştır. ABDnin de maruz kaldığı terör felaketine karşı benzer yöntemi izlemesinin hem bölge ve dünya barışı hem de kendi huzuru bakımından çok isabetli olacağı açıktır. TÜRKİYEYİ GÜÇLÜ YAPAN ÖGELER Afganistana müdahaleyi doğuran gelişmelerde belirleyici olan önemli bir etkenin de bu ülkedeki din anlayışı olduğunu anlatan Yılmaz, geçen yıl çökertilen Hizbullah örgütünün Türkiye toprakları üzerinde neden tutunamadığının iyi analiz edilmesini istedi. Mesut Yılmaz, şöyle konuştu: Türkiyenin şartları, onun ne İrana ne Suudi Arabistana benzemesine izin vermediği gibi hiçbir şekilde Irak ve Afganistan şartlarına yaklaşmasına da izin vermeyecektir. Ve hatta kıyasıya eleştirdiğimiz ülkemizin kimi özelliklerinin Türkiyeyi çevre ülkelerden farklı ve güçlü kılan özelliklerimiz olduğunu artık görmeliyiz. Bu ülkede yaşayan insanlar olarak yüce dinimizin birleştiriciliğini, tasavvufun gönülleri kuşatıcılığını, çağdaşlaşmanın zorunluluğunu ve Cumhuriyetimizin niteliklerinin kıymetini iyi bilmek zorundayız. Bu topraklarda hayatta kalabilmek için bizi biz yapan faktörlere hiçbir komplekse kapılmadan hep birlikte sahip çıkmalıyız. Bizi biz yapan faktörleri gözardı eden her anlayış, ülkemizi sıkıntılar içinde bırakacaktır. Yunus Emrelerden, Mevlanalardan, Veysel Karanilerden, Hacı Bektaşlardan süzülüp gelen hoşgörüyü, sevgiyi, insanlığı, yumuşaklığı esas alan bir din anlayışı bu topraklarda asırlardan beri hakimdir. BU TOPRAKLARDA HİZBULLAH VE TALİBAN GÜÇLENEMEZ Bu anlayışın kökü ve kudreti sayesindeki Hizbullah ve Taliban anlayışı bu topraklarda hiçbir zaman güçlenememiştir. Biz herkese, Mevlanaya, Yunusa bakmasını önemle tavsiye ediyoruz. Manevi ufku geniş bu insanlar, ellerine bırakınız silahı sopa bile almamışlardır. Kimseyi kaçırmamış, kimseye işkence etmemiş, kimseyi tüyler ürperten yöntemlerle katletmemişlerdir. CARLOS-LADİN: TERÖRİSTİN DİNİ Yılmaz, İslam dininin silahlar, saldırılar, savaşlar ve çekişmelerle anılmasından, böyle bir imajla tanımlanır hale gelmesinden son derece rahatsız olduklarını ifade ederek, barış, kardeşlik, hak ve adalet dini olan İslam dinini, hiç kimsenin kendi çıkarları için kana ve siyasete bulaştırmamasını istedi. Yılmaz, şöyle dedi: Bu vesileyle Batılı Hıristiyan dostlarımız, terörist Carlosa (Hıristiyan terörist) denemeyeceği gibi Ladine de İslamcı terörist denemeyeceğini bilmelidirler. Aslında terörün dini olmaz. Teröristlerin dinleri ne olursa olsun, dinleri farklı da olsa Carlos ile Bin Ladin, her ikisi de adi birer teröristtir. 11 EYLÜLDEN SONRA ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ ANAP lideri Yılmaz, 11 Eylülde ABDye gerçekleştirilen saldırılardan sonra dünyada çok şeyin değişmeye başladığını söyledi. Devletlerin ve insanların teröre bakışının değişeceğini kaydeden Yılmaz, bundan sonra devletlerin diğer bir devleti istikrarsızlaştırmak için terörü bir yöntem olarak kullanamayacaklarına işaret etti. Teröristlere ve terörizme sıcak bakan ideoloji, birey ve sivil toplum örgütlerinin artık hoş karşılanmayacağını da ifade eden Yılmaz, bundan sonra devlet destekli küreselleşmenin de insan odaklı küreselleşmeye dönüşeceğini anlattı. Dünyanın geleceğinin medeniyetler çatışmasından değil, medeniyetlerin işbirliğinden geçtiğini belirten Yılmaz, evrensel değerlerin yaşandığı dünyada örgütlü suçlarla mücadele edemeyen devletlerin yaşayamayacağını söyledi. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Yılmaz, Anayasa değişikliklerinin Türkiyenin önünü açacak değişiklikler içerdiğini belirterek, şunları söyledi: Geleceğimiz açısından hepimize büyük ümitler vermesi gereken bu başarı, maalesef bazı küçük ayrıntılar ön plana çıkarılmak suretiyle Parlamentoyu yıpratmaya dönük yeni bir kampanyanın aracı haline getirilmek istenmektedir. UYUM YASALARI Hem bu kampanyanın önünü kesmek, hem de değişim sürecine bir hız kazandırmak için bir yandan uyum yasalarını süratle Meclis gündemine getirirken, diğer taraftan da yeni Anayasa değişikliği çalışmalarını başlatmak zorundayız. Bu çerçevede AB Genel Sekreterliği olarak hazırladığımız, 8 yasada değişiklik öngören bir hak ve özgürlükler paketini Meclis başkanımıza ve partilere sunduk. Bu tasarılarla TCK, Terörle Mücadele Kanununun 8. maddesi, CMUK, RTÜK ve TRT yasaları, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu, Jandarma Teşkilat Kanunu, Dernekler, Sendika, Siyasi Partiler Kanunu ile toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunlarında önemli değişiklikler yapılması hedeflenmektedir. EKONOMİK KRİZDEN ÇIKIŞ ABDdeki terör eylemleri sonrasında oluşan kaos ortamının Dünya ekonomisini de olumsuz etkilemeye başladığını belirten Yılmaz, ABD operasyonlarının Afganistan ile sınırlı kalması halinde gelişmelerin Türk ekonomisi üzerindeki etkisinin de sınırlı olacağını söyledi. Yılmaz, sıcak çatışma alanının genişlemesinin ihtimal dahilinde olduğunu hatırlatarak, bekleme dönemine girmeden süratle ekonomik krizden çıkış için gerekli yasal önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti. Yarın toplanacak Yüksek Planlama Kurulunda (YPK) 2002 yılı bütçe hedeflerinin sonuca bağlanacağını ve diğer ilave tedbirlerin gözden geçirileceğini kaydeden Yılmaz, alınacak tedbirlerin ekonomik krizin daha da derinleşmesini önlemeye dönük olduğunu söyledi. Yılmaz, Hükümeti oluşturan partiler olarak dönüşü olmayacak şekilde bu faturaları üstlenmiş durumdayız diye konuştu. Dış gelişmelere rağmen önceliğin ekonomiye verilmek zorunda olduğunu bildiren Yılmaz, ekonomide radikal tedbirler almak için siyaset kurumu ve toplumun mutabakata varmak zorunda olduğunu kaydetti. | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||