|
|
Öncelikle beklentileri çok öne almamak ya da yalınca gerçekçi olmak gerekiyor. Geçtiğimiz haftanın tamamı Kemal Dervişin Amerikanın başkentinden taze kaynak bulduğu müjdesini vereceği beklentilerinin yükseltilmesiyle geçti. Kemal Derviş ise bu yönde görüşmelerin olumlu geçtiğini belirtmekle yetindi. IMF ile G7 liderleri arasında olası kaynak miktarı konusunda görüş alışverişi olacağı kesinken ayrıntıya girmekten haklı olarak kaçındı. Dahası, Dervişin basın toplantısı sonrası Ekim ayında alacağımız 3 milyar dolarlık kredi diliminin de ay sonuna hatta Kasım başına sarkabileceği ortaya çıktı. BEKLENTİLER YÜKSELİYOR Bu hafta yükseltilen beklenti ise Cumaya dek ek kaynağın şekillenebileceği yönünde. 9 milyar dolar rakamı telaffuz edilmeye başlandı bile. O rakamın içinde ertelenmesi söz konusu olan 5.5 milyar dolarlık 2002 borçlarımızın olup olmadığı dahi belli değil. 2002 bütçe görüşmeleri henüz sürerken, Meclise sunulmamışken, anahtar hedefler üzerinde tartışmalar devam ederken Dervişin daha bu haftadan ek kaynağı kesinleştirebilmesi kendisi için büyük bir başarı olur. Ama rakamların somutlaşması önümüzdeki haftalara sarkarsa da dünyanın sonu olmaz. Yeter ki başta ihale reformu olmak üzere gerekli yapısal değişiklikler üzerinde süratle çalışılmaya devam edilsin. Ancak ek kaynağın bu hafta belli olacağı gibi bir beklenti yaratılması ileride gereksiz bir düşkırıklığına dönüşebilir. Şimdilik ipler IMF ve Köhlerin elinde gibi duruyor. Özellikle GSMHnın yüzde 6.5unu tutacak bir faiz dışı bütçe fazlası vermemiz konusunda ısrarcılar. Ekonomiyi tekrar sağlıklı büyüme rayına oturtma hedefiyle bütçe disiplinin dondurulabileceğini düşünenlerden değilim. Ancak gelecek sene dahi küçülmesi muhtemel bir ekonomiden tekrar yüzde 6.5lara varan faiz dışı fazla istemek de pek insaflı değil. Dahası akılcı da değil. Kimi zaman IMF bu katı hedeflere takılıp kalabiliyor. Son örnek bu yüzde altı buçuk meselesi. Yüzde altı değil de illa yüzde altı buçuk. Çoğu zaman bu direnmeler piyasalarımıza fazla olumlu katkı sağlamadı. Hem IMFnin elini fazla zorlamasının inandırıcılığı da bir yere kadar inandırıcı. Dervişın ısrarla ABD Başkan Yardımcısı Cheneyden randevu almak istemesi aslında kimin asıl patron olduğunu birkez daha gösteriyor. Cheney, şu anda Amerikan hükümetinin adeta Başbakanı gücünde hareket edebiliyor. Bize derhal ek kaynak sunulması gerektiğine ikna olursa yüzde altımı yüzde altı buçuk mu faiz dışı fazla vermemiz gerektiğine bakmayacaktır! Ekonomi dışı sebeplerle ek kaynak alma olasılığımızın artıp artmayacağı temelden terörizme karşı sıcak savaşın ülkemiz topraklarına yakınlaşıp yakınlaşmayacağıyla ilintili. Bu yakınlaşma için en gerçekçi hedef ise Irak. Amerikan yönetimi bu konuda bölünmüş durumda. Etkin aydınlar ise farklı görüşler öne sürüyorlar. William Safire gibi ilk günden beri Saddam rejiminin de hedef yapılmasını savunanlar da var; Henry Kissinger gibi adım adım gidilmesini, şimdilik tüm konsantrasyonun Afganistan ve Bin Ladin üstünde tutulmasını isteyenler de. EK KAYNAK DEVA OLMAYACAK Son vurgulanması gereken ise bulunacak ek kaynağın da tüm dertlerimize sihirli deva olmayacağı. Bu yıl için de, Derviş sağolsun, tüm beklentileri aşan 15 milyar dolarlık bir kaynak sağlamıştık. Paranın piyasalar ve ekonomimiz üzerinde kalıcı etki sağlaması için ihale yasası gibi ekonomik yapısal reformlar gerçekleştirilmeli. En az aynı derecede önemlisi, aylardır vurguladığım gibi, siyasi partiler ve seçim yasalarının değiştirilmesi ile bir nebze olsun taze güven sağlanması. Tabii siyasilerimiz ısrarla bu istek ile ekonomi ve piyasalarımızın geleceği konusunda bir bağlantı kuramadıklarını söylüyorlar. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||