|
|
İki önemli olay var. Bunlardan ilki, Anayasa değişikliği paketinin ikinci tur oylaması. Eğer TBMM, bu paketi firesiz veya 1-2 fireyle benimserse, 12 Eylül sonrası parlamenter demokrasinin gurur sayfasını yazacak. Heyhat, yarı-askeri toplum düzeninden sivil hayata geçişin bu çok önemli ilk adımı milletimizin politikacılardan tamamen ümidi kestiği bir döneme denk geldi, farkedilmedi bile. ORTAK STRATEJİ ARANIYOR Asıl, Kemal Dervişin IMF ile yaptığı temaslarda dananın kuyruğu kopacak. Görüşmelerin görünen amacı 2002 yılı bütçesinde anlaşıp, kredinin 3 milyar dolarlık diliminin serbest kalması. Ama, bir de görünmeyen boyutu var olayın. İki taraf, 2002 yılında Türkiyeyi içinde bulunduğu darboğazdan kurtarmak için ortak bir strateji arayacaklar. Eğer ortaya çıkacak yeni program piyasaları tatmin ederse, işler hızla iyiye doğru gidebilir. Aksi, halde piyasalar ve ekonomi Ramazana bayağı sıkıntılı girecek. Ama, pazarlık, 2002 yılında oluşturulacak faiz dışı fazla, enflasyon hedefi, ve IMFden istenecek ek kredi ekseni üstüne oturacak. Bunların Türkiye için ne anlama geldiğini de aşağıda izah edeceğim. EKONOMİ NE ZAMAN CANLANACAK? Türkiyeden yılın ilk yedi ayında 10 milyar doların üstünde para kaçmış. Bankacılık sisteminden yastık altına kaçanı bilemiyoruz, ama az değildir. Ekonominin ve piyasaların adam olması için ilk aşamada bu 10 milyarın geri dönmeye başlaması, ardından da yabancı portföy ve doğrudan yatırımların gelmesi lazım. Büyük para, yerli veya yabancı, kafasındaki iki soruya cevap bulmadan gelmez. Bu sorular, ekonomi ne zaman canlanacak ve iç borç nasıl ödenecek. Ağustos sonunda iç borç stoku 102 katrilyonu bulmuş. Bunun yıllık faiz faiz gideri, hükümetin yüzde 35lik enflasyon senaryosunun gerçekleştiği bir ortamda bile 50 katrilyonun altına inmez. Bir de dış borç faizi koy 8-10 katrilyon. Gelecek sene ödenecek 58-60 katrilyon faiz var. Bu da iyi senaryo, kimsenin anaparasını piyasadan çekmediğini varsayıyoruz. Bunun ödeyecek para da Hazinenin gelirleri. Bu sene 42 katrilyon civarında gelir hedefleniyor. Gelecek sene ekonomi yine resesyonda kalırsa, bu vergi gelirleri en fazla enflasyon kadar büyür, yani, 55-60 katrilyon olur. Ama, ekonominin yüzde 5 büyüdüğü bir ortamda, bu gelir 65 katrilyonu aşar. Özetle, ekonomi ne kadar hızlı büyürse, borcu ödemek o kadar kolaylaşır. Eğer, bu büyüme esnasında, gerçekten de enflasyonu yüzde 60lardan yüzde 35lere ya da daha aşağı çekebileceğinizi gösterirseniz, muhtelemen TL değer kazanır ve bonolar prim yapar. Yani, enflasyonda düşüş yada yavaşlama sinyali, büyük para için çok kazanç var anlamına geliyor. ÜÇ SENARYO VAR Yani, manzarayı gördünüz mü? En iyi senaryoda bile iç borcun döndürülmesi kolay değil. Hele, ekonominin ciddi bir büyüme trendine geçemediği ortamda, nerdeyse imkansız. Dolayısı ile, Türkiye-IMF toplantılarından çıkacak sonucu bu iki problemi çözebilme olasılığıyla değerlendireceğiz. Ben üç ana senaryo görüyorum. İlkinde, IMF ek kredi vermez, ama fazi dışı fazla ve enflasyon hedefinde bize biraz kıyak yapar. Bu en kötü senaryo. Çünkü, faiz dışı fazla düşük olacak ve enflasyon yüksek olacak demek, borçların ödenmesi sorun olabilir demek. Üstelik, bu sonuç piyasalara, Aslında, Türkiyenin programı uygulamaya niyeti yok, IMFde bunu biliyor, ama ABDnin kadim dostu diye idare ediyorlar işte sinyali verebilir. İkinci senaryoda, IMF ek kredi vermez, ama faiz dışı fazlada yüzde 6.5, enflasyonda yüzde 25 gibi iddialı hedefler benimsenir. Piyasalar bu sonuca olumlu ya da lumsuz çok fazla tepki vermez. Çünkü, böyle zor bir ortamda bile Ankaranın israrla programı uygulamaya karar vermesi güven artırıcı bir gelişme. Üstelik yüksek bir faizi dışı fazla hedefi iç borcun ödenmesine destek. Ama, yine de 2002nin sorunsuz geçmesi için, ekonominin toparlanması lazım. Piyasalar harekete geçmek için 11 Eylül Saldırısı sonrası ekonomik verileri bekler, ekonomi toparlanırsa, para sokar, yoksa basar gider. BORCUN ÖDENME İHTİMALİ YÜKSEK En iyi senaryo ise, Türkiyenin iddialı faiz dışı fazla ve enflasyon hedefleri benimsemesi, ama karşılığında da IMFden ek kredi gelmesi. İddialı hedefler, borcun ödenme ihtimalini artırıyor. IMF kredisi ise borcun ödenmesinde sorun çıkmayacağını gösteriyor. Bu şartlar altında, sermaye geri dönebilir, faizler düşer, TL değer kazanır, ekonomi büyümeye başlar. Bence kötü senaryo zor. İkinci ile üçüncü arasında bir yerdeyiz. Hatta, şahsi kanım ek krediyi hakkediyoruz ve Ankarada Programı başarı ile uygulayacak irade var. Ama, bu karanlık ortamda fazla risk almaya hacet yok. Bekleyelim, önce IMF kararını versin. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||