Home page
Haber Menüsü


 
Parametreler belirginleşiyor
 
Türkiye’deki piyasalar savaşın ikinci aşamasının nasıl olacağı konusunda netleşme oluncaya kadar beklemede kalacaktır.
 
Altuğ Karamenderes
 
27 Eylül—  Şu anda dünyadaki analistler savaşın etkileri analizini iki aşamaya ayırıyorlar: 1. Afganistanla sınırlı bir savaş 2. Daha sonrası... Savaşın görünen etkileri ise turizm, petrol ithalatçısı olmak, ihracata bağımlılık ve dış borçta sıkışıklılık diye dört ana başlık altında analiz ediliyor.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Turizm (iç ve dış) kaybı ki bütün dünya ülkeleri için bir kayıp ve görünen gelecekte toplam üretim de yüzde 15 civarı bir kayıba sebep olacağı tahmin ediliyor. Bu bir şok kayıp. Savaşın ikinci aşamasının nasıl olacağı bilinmediğinden, telafisinin nasıl olacağı da bilinmiyor.
       PETROL
       Petrol ise ilk aşamada en çok tedirgin eden bir ögeydi. Şimdi ise öncelik sırası çok düştü bunun ise yine iki sebebi var. Birincisi eğer dünya ekonomisi ilk aşamada daralacaksa ve bu özellikle turizm, taşımacılık gibi sektörlerde olacaksa petrol talebininde daralması söz konusu. Bu daralma olası bir petrol arz daralmasını telafi edecek boyutta olabilir. Ayrıca petrol ihracatçısı ülkelerin ekonomik durumları pek iyi olmadığından dünya daralma konjonktüründe petrol üretimlerini kısarak, fiyat artışından fayda sağlamak stratejisinden çok zarar görebilirler.
       İkincisi ise ABD ve AB’nin petrol fiyatları artışının maliyet enflasyonu yaratması konusundaki hassaslıkları. ABD zaten daralma konjonktüründe olduğundan enflasyonlu maliyet artışlarını hiç finansa edecek durumda değil. AB ise topluluğun en büyük projesi olan Euro’ya geçiş gündemde olduğu için, Euro’nun yeni bir enflasyon dalgasıyla darbe yemesini hiç mi hiç istemiyor, eğer böyle bir şey olursa faiz artıracaklar bu da ABD’nin finans piyasalarını dahada sarsacak bir sonuca yol açabilir.
       Bu da bir sonuç olarak yine ABD’nin istemeyeceği bir şey. Özetle ABD’nin savaşın başarısı için petrol fiyatlarını ne pahasına olursa olsun kontrol altında tutacağı beklenilmekte.
       TURİZM
       Turizm Türkiye için önemli bir kalem ve sezon bitmiş olmasına rağmen Eylül-Ekim dönemi 1 aylık yaz turisti geliri ve Kasım-Mart 4 ve 5 yıldızlı otel turistleri kaybedilmiş durumda. Bu kayıbı Hazine dövizle borçlanma yöntemi ve yeni yurtdışı arzla kapatacak. Fakat bu büyümede beklenmedik yeni bir kayba da sebep olacak.
       Önümüzdeki yaz ise meçhul. Eğer turist olmayacaksa daha fazla mal ihracatı yapmamız lazım. Bu da TL’nin değer kazanma ihtimalini sıfırlar. Enflasyon ve faize yeni bir baskı yaratır.
       İHRACAT
       İhracata bağımlılık daha çok Asya ülkerini ilgilendiren bir sorundu . Örneğin Türkiye için kendi iç pazarı daha önemliydi. Ama Türkiye 2001 ve 2002’de büyümek ve dış borç-döviz rezervi sorunları yüzünden ihracata bağımlı hale geldi.
       Neyse ki Asya ülkeleri gibi ihracatta ABD’ye değilde AB’ye bağımlı olması sorunun derecesini düşürmekte, çünkü AB’nin durumu Euro’nun değer kazanmasıyla (Dolar enstürmanlara yatırımlarının azalması sebebiyle) AB’de de ekonomik daralma beklenmesine rağmen, AB’nin ithalatının artması beklenmekte, TL’nin zayıf olması ve dalgalı kur sebebiyle AB’ye ihracat yapan ülkeler arasında Türkiye’nin durumu daha avantajlı. Tabi burada ihracatçının finansman sorunları bir engel olabilir.
       DIŞ BORÇ
       Dış borçta sıkışık olma durumu ise malum Arjantin ve Türkiye ve hatta Brezilya için tehlike göstermekte. Burada Türkiye’nin bu durumdan diğerlerinden daha kolay sıyrılma durumu var o da savaştaki stratejik önem kriterinden kaynaklanmakta.
       Savaşın Afganistan’la sınırlı kalması durumunda borç verenlerin ellerinin ne kadar açık olacağı bir tartışma konusu. Ama savaşın bilinmeyen ikinci aşamasında da Türkiye’nin tam desteğini sağlamanın terörle mücadelede başarı için gerekli olacağı konusunda da genel bir beklenti var. Bu açıdan borç verenlerin Türkiye’ye yaklaşırken uzun dönemli perspektifi gözden uzak tutmayacaklarını ummak lazım.
       Türkiye’nin ilave dış borç ihtiyacı sadece kamunun dış borcundan değil, iç özel sektörden dışarıya net borç ödeme veya TL’den kaçma şeklinde kaynak çıkması ve faiz dışı fazla hedefinin büyümenin düşük olması halinde vergi gelirlerinin yetersiz kalması durumunda da söz konusu olacaktır.
       
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ANALİZİ
       Açık olan o ki tüm riskler ve stratejik faydaları göz önünde bulundurularak yapılan analizlerde, politik karar alıcıların ne düşündüğü tahminini yapmak gerekiyor. Bu konuda ise şu anda sessizlik hakim. Belkide politikacılar bir karar alıp sonra gidişata göre fikirde değiştirebilirler.
       Dolayısıyla, Türkiye’yi diğer ülkelere göre avantajlı görenlerde var çok dezavantajlı görenlerde var. Bir fikir birliği ortamı oluşmadan da Türkiye’de hisse senedi ve bono piyasasına kalıcı yabancı girişi beklememek lazım; fiyatlar ne kadar cazip olursa olsun.
       Özellikle Türkiye’deki piyasalar savaşın ikinci aşamasının nasıl olacağı konusunda netleşme oluncaya kadar beklemede kalacaktır.
       ___________________________________________
       Altuğ Karamenderes, Ata Yatırım’da Baş Ekonomist olarak görev yapmaktadır.
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları