|
|
Zaten Interpolla yaşanan o elim anlaşmazlık sonucu şu anda yalnız Kongo kabul ediyor. Bunu yerine WEBANİ kendisi için hacca gitmekle eş değer bir Anadolu gezisine çıktı ve son iki yılda UFO gözlenen tüm beldeleri ziyaret etti. Bakın, bu kıyağımı unutmayın, bir tek Erich von Daenikene söyledim, bir de size: UFO gözlenen her nokta merkez olacak şekilde, 100 km çapında bir daire çizin, içinde muhakkak bir Zeus Tapınağı kalıntısı olduğunu göreceksiniz... Enteresan değil mi, acaba CIA en düşünüyor bu bulgu konusunda. Ne düşünecekler. X Filesın başına ne geldiyse, bizim ihbarın kaderi de o. TATİL YARADI AMA... Kısa süren tatilin bana yaradığı kesin, ama çilekeş milletim ve piyasalarım için aynı şeyi söyleyemem. Mukaddes ziyaretime giderken iç borcun sürdürelebilirliği dövizi vuruyordu, o da piyasaları. Dönüşte, ikinci çeyrek milli geliri daralması dövizi vurdu, o da piyasaları. Bu arada bir de Koray Aydın kaynaklı politik kriz kaygıları ortaya çıktı, ama Aydın ciddi bir oyunbozanlık yaparak hemen istifa etti ve bizi bir kaç hafta kendimizi kırbaçlatmaktan kurtardı. Ne ayıp. Hiç sorun değil, şizofrendaşlarım. Ha gayret, TBMM açılıyor. Anayasa değişikliği, İhale Kanunu derken, bu seneyi de derin endişe, bunalım ve umutsuzluk içinde kapamayı beceririz. SÜPER NOVA PATLAMALARI Bence politikada hiç endişeye mahal verecek bir durum yok, ama ekonomik durgunluk ciddi bir tehlike. Bunun üç sebebi var. Birincisi, ekonomide daralmanın devam etmesi şu ana kadar bütçede gözlediğimiz düzelmenin bir noktada karaya oturması anlamına gelecek. Bakınız: İç borç sürdürülebilirliği. İkincisi, durgunluk devam ederse, bankaların şu ana kadar yaşadıklarını sorunların yanına bir de batık krediler eklenecek. Bakınız: Yeni bir bankacılık krizi. Üçüncüsü ve en önemlisi, işsizken yazı domates-ekmekle geçirmek kolay, kışın anan ağlar. Bakınız: Toplumlarda süper nova patlamaları. Aslında, ekonomik durgunluğun bu aylarda bitmiş olması gerekirdi. İhracatta yaz aylarında çok hızlı bir artış var. Turizm malum, sezon doldu, Antalyada Kasıma kadar uzatıldı. Diyeceksiniz ki bu iki sektörün de GSYİHda payı düşük. Eyvallah, ama ikisi de az çok emek yoğun, oralardan gelen gelirlerin harcamaları artırması, bunun da iç talebe üretim yapan sektörleri harekete geçirmesi gerekirdi. Ama, ekonomik veriler Temmuz sonu itibarı ile ekonomide yaprak kıpırdamadığını gösteriyor. Sebep yüksek faiz diyenler var, o da palavra. Bir kere, herkes yüzde 70 enflasyona inanıyorsa, yazın kısa vadeli faizler çok yüksek değildi. Peki kur belirsizliği? Onun ekonomik faaliyetlere darbe vurduğu kesin, ama TLnin bu denli değer kaybının arkasında hiç bir ekonomik neden yok. Aslında, bu cari denge verileri ile TLnin değer kazanması gerekir. LİKİDİTE TUZAĞI Türk Lirasının değer kaybı bir semptom. Likidite tuzağı dediğimiz, son yıllarda Japonyanın içinde bulunduğuna çok benzer bir arazın semptomu. Likidite tuzağını özetle ekonomideki tüm birey ve kurumların nakit veya likit olmak istediği bir denge olarak adlandıralım. Tabii, Türkiyede bu işin ilk tezahürü mevduatta vade kısaltmak, ama daha önemlisi hemen dövize dönmek. Daha da kötüsü, dövizi ya ülke dışına ya da sistem dışına depo etmek. Yılın ilk altı ayında Türkiyeden çıkan döviz 9 milyar dolar. Artık vefakar gurbetçi bile para yollamıyor. Türkiye para kazanıyor, ama bu gelir olarak ekonomiye dönmüyor. Hatta, kaynak olarak finansal sistem bile dönmüyor. Ekonomik durgunluğun altında yatan neden bu. Bu fasit daireye nasıl girdik derseniz anlatayım: Hükümete güvenmedik, iç borç faizini yükselttik. Faiz yükselince bu iç borç ödenemez paranoyasına kapıldık. Eee, iç borç ödenemezse, parama el konur korkusu geldi ardından, dövize saldırdık. Türk Lirasının değer kaybı, hükümet ve Programa güveni daha zayıflattı...Ve herkes kendini Türkiye-Hırvatistan basketbol maçının üçüncü çeyreğinde gibi hissetmeye başladı. Peki nasıl çıkarız bu güven bunalımından? NEDENLERİN ÜZERİNE AYNI ANDA GİDİLMELİ Sebeplerin hepsinin üstüne birlikte gitmek şart. Dün değerli bir iş adamı ile konuşuyorum, Şimdi (Sn) Demirel olsa, köy köy dolaşır, bu Programın katettiği mesafeyi halka anlatırdı, ikna ederdi dedi. Çok doğru. Bu Programın hala bir amigosu yok yahu... Fatih Terimden, 12 dev adamdan, Tarkandan medet umuyoruz kendimize güven aşılamak için. İkincisi, hükümet ve tüm sosyal kesimler arası diyalog, ki millet birbirinin zorluklarını anlasın, kavga edeceğine çözüm arasın. Bunu yapmaya başladık. Çok olumlu bir gelişme. Üçüncüsü, döviz kurunda oluşan kabarcıklara aktif müdahele. Değerli Merkez Bankası bu konuda adım atmamakta kararlı. Bence ciddi bir negatif, ama geçelim. Dördüncüsü, iç borç. Bunun içsel bir çözümü pek yok. O endişeyi kırmak için, IMFnin Türkiyeye ek yardım vadetmesi çok faydalı olur. Eğer IMF yatırımcıya hükümet elinden geleni yapıyor. Buna rağmen iç borç taşınmaz hale gelirse, biz ek destek verip bütçeyi rahatlatacağız dese, sorunun çözümünde önemli bir adım atılır. En sonuncusu da yağmur duası yöntemi. Milletin kulaklarından döviz fışkırıyor, hükümet iş başında ve Programı uyguluyor, mevsimsel olarak harcamalar artacak, belki ihracat-turizm gelirlerinin bir kısmı sisteme geri dönecek. YABANCI SERMAYE GİRMEYE BAŞLAYACAK Bu arada kelepir hale gelen Türkiyeye azar azar yabancı sermaye girmeye başlayacak. Biraz da dua gayreti ile ekonomi kendi kendine rayına oturur. Hepsi mümkün, hepsi mümkün. Umudu kesmek için çok çok erken. Ama, zamanlama kritik. Türk politik sistemi bu kışı ekonomik durgunlukla atlatamaz. Yani üç ay sabredin, ay bütün korktuklarımız başımıza gelecek, mazohist bir haz duyacağız, ya da işler yoluna girecek. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||