Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail göndermek için resme tıklayın
 
ABD Türkiye’den
ne istiyor?
 
Türkiye Kemal Derviş aracılığı ile ABD, IMF ve Dünya Bankası’ndan acil ve yüklü finansal destek bekliyor. Peki ABD Türkiye’den ne bekliyor? Bu sorunun yanıtı Türkiye’nin 2005’e kadar politik ve ekonomik kaderini de çizecek.
 
 
19 Mart—  Türkiye’nin yeni umudu Kemal Derviş 23 Mart’ta İsmail Cem ile birlikte ABD’ye gidiyor. Derviş, Bush yönetiminden Türkiye’ye acil ve yüklü finansal destek vermesini veya IMF ve Dünya Bankası üzerinden verilmesine yardımcı olmasını isteyecek. Bunun karşılığı Türkiye’nin reform programının çerçevesini anlatacak. ABD’nin de bu desteğe karşılık Türkiye’den istedikleri olacak. Bush öncelikle Saddam’ın devrilmesini istiyor. ABD, Türkiye’nin Batı’nın güvenilir ve stabil bir müttefiki olarak, bölgedeki istikrarsızlık ve çatışmaları aktif şekilde engelleyen güçlü bir ülke ve “üs” olmasını istiyor.

   
 
       
    MSNBC News Derviş'in zor misyonu: Türk perestroykası
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
Live Vote is temporarily unavailable.

       Globalleşen dünyada Türkiye’nin yeri neresi? Sovyet Bloku çöktükten sonra Türkiye’nin Batı ittifakı içindeki yeni yeri ve rolü ne olacak? Bu sorular dünyada, ilgili çevrelerde Türkiye’den daha çok tartışılıyor. Türkiye ise AB’ye tam üyelik tartışmasını bile yoğun milliyetçi tepkiler arasında Kürt veya Ermenilere ilişkin sorunlara indirgemiş vaziyette. Sevr ve Türkiye’nin Batı tarafından tıpkı 20. Yüzyıl’ın başında olduğu gibi “parçalanma” tehdidi medya ve kamuoyunda daha sık tartışılıyor. Türkiye’de sağda ve solda en yaygın en güçlü akım olan Türk milliyetçiliği bu kez 21. Yüzyıl’ın globalleşme sınavında. Ulusal çıkarlar neyi gerektiriyor? Ulus-devlet olarak Türkiye’nin bölgedeki yeri ve rolü nedir? gibi çok temel ve stratejik sorularla yüzyüzeyiz.
       Ancak bütün bu tartışmalar çok derin bir ekonomik krizle birlikte gelince iş daha da çatallaşıyor.
       
ABD İÇİN TÜRKİYE ÖNEMLİ
       Bush yönetiminin yeni politikası, hedefleri ve bölgesel konseptleri yavaş yavaş şekilleniyor. Burada bazı öncelikler ve bazı yeni modeller ortaya çıkıyor. Öncelikli hedefler arasında Saddam var. Bush açık ve net bir şekilde Saddam’ın devrilmesini istiyor. Bunun için zaten düğmeye basmış durumda. Önümüzdeki aylarda bölgedeki faaliyet daha da yoğunlaşacak. ABD bu konuda Türkiye’nin desteğini ve katılımını istiyor. Ancak Kuzey Irak’ta PKK üslenmesine yolaçan otorite boşluğu ve ABD’nin bölgede bir Kürt devleti oluşturma yönündeki eski girişimleri Ankara’yı bu konuya “kuşkuyla” bakmaya itiyor. Bu konuda ABD’nin yeni politikaları henüz net değil. Saddam sonrası Irak ve bölge planları, İsrail-Filistin gerginliği ile daha da karmaşık bir hal alıyor. Türkiye bütün bu sorunlarda ABD için İsrail ile birlikte “dayanak ülke” konumunu koruyor. ABD bu dayanaklarından birinin çökmesini istemediği gibi Türkiye’nin ekonomik ve politik sorunlarla “istikrarsız” bir konuma sürüklenmesini de istemiyor.
       
Türkiye’de sağda ve solda en yaygın en güçlü akım olan Türk milliyetçiliği bu kez 21. Yüzyıl’ın globalleşme sınavında.

       Çünkü Bush’un yeni konseptinde, dünyanın çeşitli bölgelerinde daha önce ABD’nin doğrudan müdahale ile çözmek zorunda kaldığı bazı sorunları, şimdi bölge ülkelerini güçlendirerek çözmek de yeralıyor. Yani Bush’un “izolasyonist” diye tanımlanan politik tavrında, ABD’nin “dünya jandarmalığı” rolünü azaltıp, “bölgesel jandarmalık” rollerini güçlendirmek de yatıyor. Washington’un Türkiye’yi bölgesinde bu role en yakın aday olarak gördüğü de sır olmasa gerek. ABD bu yüzden her fırsatta AB’yi ve Avrupa ülkelerini “Türkiye’yi dışlamamaya” ve “AB üyeliğini güçlendirmeye” çağırıyor. Çünkü ABD’nin gözünde ve gerçek hayatta Türkiye “Batılı değerleri” benimseyen ve temsil eden ülkeler arasında yeralıyor. Her ne kadar bunları ekonomik, politik ve insani değerler açısından uygulamakta çeşitli sorunları olsa da...
       
TÜRKİYE İÇİN 4 STRATEJİK KONU
       ABD’nin ünlü think-tank kuruluşlarından Rand Corporation tarafından yapılan yeni bir araştırmada Türkiye ve Batı ittifakının geleceği inceleniyor. Bu araştırma Batı’nın Türkiye ile 4 anahtar-stratejik konuda işbirliğini arttırmasını istiyor:
       1) Enerji güvenliği
       2) Avrupa dahil füze savunması
       3) Rusya ile ilişki ve potansiyel sorunlar
       4) Türkiye’nin Batı’ya entegrasyonu
       
Türkiye gelecekte dünyada oluşabilecek “çete devletleri” açısından Ortadoğu ve Kafkasya’daki “riskli bölgeler” kategorisinde yeralıyor.

       Bu konuların ayrıntılarına inildiği zaman Türkiye’nin önemi ve rolü daha iyi ortaya çıkıyor. Araştırma bütün bu konularda “Üçgen işbirliği” terimini kullanıyor. Üçgen “ABD-Avrupa-Türkiye” işbirliğini simgeliyor. AB’nin de Türkiye’nin üyeliğini boşlukta bırakmaması ve bütün bu stratejik hedefler için güçlendirmesi isteniyor. Türkiye bölgede Batı değerlerini, Batı çıkarlarını ve Batı ittifakını koruyan, savunan ve bölgede bu rolü üstlenen bir tür “kalkan” ve gerektiğinde “operasyonel güç” kullanacak ülke konumunda görülüyor. Bu bakımdan Türkiye “merkez ülke” (pivotal state) olarak tanımlanıyor.
       
Radikal İslam, bölgesel milliyetçilik ve etnik çatışmalar, uyuşturucu trafiği ve Batı’ya (özellikle Avrupa’ya) yönelik mülteci göçü de yeni sorunlar arasında sıralanıyor. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Karadeniz bölgesindeki çeşitli potansiyel gerginliklere dikkat çekiliyor. Türkiye Batı’yı tehdid eden bütün bu sorunlarda bölgede ön siperlerde yeralıyor.
       Araştırma bu konumun altını çizerek ABD’nin Türkiye’yi güçlendirmesini istiyor.
Bu yazıya okur tepkileri

       Bush yönetiminin önüne 2001 başında konulan ve ABD’de CIA, FBI gibi devlet kurumlarının da imzasını taşıyan çok yönlü başka bir “global güvenlik” raporunda ise 2020’li yıllarda dünya gündemine gelebilecek “çete devletleri” (criminal states) tehlikesine dikkat çekiliyor. Uyuşturucu, kadın ticareti, dinci terör ve mülteci göçü ABD’yi tehdit eden akımlar arasında sıralanıyor. Bu raporun Türkiye bölümünde ekonomik yolsuzluklara dikkat çekiliyor. PKK terörü bağlantılı uyuşturucu ticareti ve sınır kaçakçılığının da altı çiziliyor. Akraba ve yakınlara çıkar sağlamaya dayalı politik iktidar “nepotizm”, ülke varlıklarını ve doğal kaynaklarını satarak zenginleşme ve yolsuzluk 3. Dünya ülkelerini tehdit eden ana tehlikeler arasında sayılıyor. Türkiye gelecekte dünyada oluşabilecek “çete devletleri” açısından Ortadoğu ve Kafkasya’daki “riskli bölgeler” kategorisinde yeralıyor. Bu tehlikeye karşı güçlü ve şeffaf bir ekonomik-politik yapının kurulması gereği vurgulanıyor.
       
TÜRKİYE NE KADAR FARKINDA?
Kendi reformunu kendi iç atılımları ve kendi reform heyecanı ile yapamayan Türkiye, adeta dış güçlerin dürtüklemesi, itip kakması ile “adam olmaya” zorlanıyor.

       Dünya çapında, global alanda yeni ve büyük oyunlar sahnelenmeye başlarken Türkiye bu oyun içinde kendi rolünü ve yerini net olarak görmek ve tanımlamak zorunda. Tabii bu oyunları ve verilen ya da verilmek istenen rolleri Türkiye’nin ne kadar oynayıp oynamayacağını zaman gösterecek. Ama o zaman bu rolü istemeyenlerin, hangi rolleri oynamak istediklerini de açıkça ortaya koymaları gerekiyor. Türkiye şimdi ABD ve Batı tarafından evinin içine çeki düzen vermeye zorlanıyor. Ekonomik, politik ve insani olarak. Kemal Derviş’in ekonomik alanda bu “çeki düzen verme” görevini sürdürmeye çalıştığı çok açık. Asıl utanç verici olan gerçekten ABD Büyükelçisi’nin Ankara’daki politikacılara ve hükümete “Derviş’i destekliyor musunuz?” sorusunu yöneltmek durumunda kalması. Kendi reformunu kendi iç atılımları ve kendi reform heyecanı ile yapamayan Türkiye, adeta dış güçlerin dürtüklemesi, itip kakması ile “adam olmaya” zorlanıyor. “Adam olmak” ekonomik olarak güçlü bir ülke olmak, gelir-gider hesabını bilmek ve kamu bankaları ve özel sektörde yolsuzluk çemberinden çıkmayı gerektiriyor.
       Burada ilginç nokta şu: ABD’nin bugün Türkiye’den beklediği reform ve temizlik hareketi, aynı zamanda Türk halkının da yararına. Zaten Derviş’e kamuoyundan gelen destek bunu gösteriyor. Ama bazı çevreler hala geleneksel milliyetçi rüzgarlara, anti-ABD söylemlere dayanarak Derviş’i yıpratmaya ve önemini küçümsemeye çalışıyorlar.
       Derviş’i “Batı’nın ve ABD’nin adamı” olarak görüp, göstermeye çalışanlar onun Türkiye halkının ekonomik refahı için, diğer liderlerin yapmadığı ve yapmaktan kaçındığı temizliği yapmaya uğraştığını da gözlerden gizlemeye çalışıyorlar.
       Bugün gerçek şu: ABD’nin istediği reformlar ve model Türkiye halkının da yararına. Bunun aksini düşünenler düşüncelerini açıkça ortaya sermek zorundalar. Globalleşme çağında 20. Yüzyıl’ın bağnaz ve dar milliyetçiliği ile oynanan kısır çekişme oyunlarının vakti geçmiştir. Türkiye bölgesinde Batı dünyasının parçası olarak onurlu ve güçlü rol oynayacak bir ülkedir.
       Yeter ki, yolsuzluk ve avanta ekonomisiyle beslenen politikacılar sahneden silinip, yerlerini Türkiye halkının çağdaş özlemlerini ve atılımlarını temsil eden yeni yüzler ve yeni isimler alabilsin...
       
       
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları