Home page
Haber Menüsü


Çek bir Oscar, acılı olsun  
  Boynunuzdan aşağısı tutmasa ve yaşamınızı bir yatakta başkalarının yardımıyla geçirmek zorunda olsanız neyi tercih ederdiniz? Ölümü beklemeyi mi, ölüme gitmeyi mi?

NTV-MSNBC  
   17 Şubat 2005 —  Ramon Sampedro’nun tercihi gitmekten yana olmuş ama yasalar ona izin vermemekte kararlıymış. 

   
 
       
    MSNBC News Oscar'ı severim ve sevmem Oscar'ı
MSNBC News İçimdeki Deniz (Mar Adentro)
MSNBC News 77. Oscar Ödülleri adaylık listesi
MSNBC News 'Hakiki hayat hikayeleri' galerisi
MSNBC News Oscar, politik duruşu olana soğuk
MSNBC News The Aviator, Oscar'da yüksek uçuyor
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


Yazara e-posta atmak için resmin üzerine tıklayın.
       
       İspanyolların erkenden Hollywood’la flört etmeye başlayan yönetmenlerinden Alejandro Amenabar, genç yaşında yatağa mahkum olmuş Ramon’un ‘ötanazi’ mücadelesini sinemaya uyarladı. Gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkan ve bir kaç ayrıntı dışında gerçeklere sadık kalan Amenabar, ortaya seyirciyi gözyaşlarına boğan bir dram çıkarmış.
       İspanya’nın Galiçya bölgesinde yaşayan yakışıklı ve enerjik Ramon Sampedro bir gün kayalıklardan aşağıdaki koya -belki daha önce bin kez yaptığı gibi- atlar. Ancak tam o sırada sular çekilmektedir. Ramon dibe çakılır ve boynu kırılır. Kurtarılır, ancak kurtulan, hareket edemeyen bir vücut ve onun üzerinde kahrolan bir bilinçtir. Yıllar geçtikçe Ramon onursuz ve hareketsiz yaşamaktansa ölmenin daha doğru olduğunu düşünmeye başlar. Ancak birçok ülkede olduğu gibi İspanya’da da kişinin kendi ölümünü seçme hakkı (ötanazi) kanun dışı görülmektedir.


        Amenabar, bir yatağa çakılı Ramon’u kendisini destekleyen ve yaşatanlar üzerinden anlatıyor. Bir yanda ona bakmak için kendi yaşamlarından fedakarlık eden ağabeyi, eşi, yeğeni ve babası, bir yanda da hakları için savaşan Gene, avukat Julia ve fabrika işçisi Rosa. Bu iki grup insan, onun etrafında açılıp kapanan halkalar şeklinde yaşamına ve ölümüne yön veriyorlar. Ramon sadece hayalinde hareket edebiliyor. Zihni, onu alıp pencereden dışarı taşıyor; ormanların, vadilerin ve dağların üzerinden uçuruyor ve her seferinde son olarak denize taşıyor. Deniz (yaşam ya da ölüm?) Ramon’un varmak istediği yer. Amenabar söyleşilerinde de açıklıyor; onun asıl anlatmak istediği ötanazi değil Ramon’un iç dünyası. O yüzdendir ki mücadelesini anlatırken daha çok onun içindeki duygusal dalgalanmaya odaklanıyor. Ve o duygusal dalgalanmanın kıyısındaki iki kadına: Rosa ve Julia.
       Film bir süre sonra iki kadının çatışmasına dönüşüyor. Köylü kızı Rosa’yla avukat Julia, Ramon’u sahiplenmeye çalışıyor. Belki de sahiplenmek istedikleri, onun mücadelesi. Kendi hayatlarında yaşadıkları acıyı onun acısıyla birleştirip yüreklerindeki ağırlığı hafifletmek istiyorlar. Ancak tam karşı açıdan da bakmak mümkün. Ramon iki kadın, hayata iki farklı bakış arasında karar vermeye çalışıyor. Yaşam dolu, dobra dobra konuşan Rosa’nın şefkatiyle melankolik ve karamsar Julia’nın aşkı. Tabii bunun ne kadarı aşk ya da şefkat, bencillikten ne kadar uzak; orası tartışılır. Ramon’un tercihi onu doğru yola çıkarmıyor ama hayat ona bir şans daha tanıyor; ‘kendisini’ reddetme şansını.
       
       (dikkat! ‘spoiler’ alanına giriyorsunuz)
       Filmin sonunda Amenabar da kendi tercihleriyle başbaşa kalıyor ve şimdiye kadar benimsediği estetik anlayışına uymayacak (yönetmenin etik anlayışı bence ayrıca tartışılır) yolu tercih ediyor. Ölmekte olan Ramon’un can çekişmesini filmin hayat damarında yer alan denize atlama sahnesiyle paralel olarak kurguluyor. Ramon yatağında kıvranırken zihninde suyun içinde yüzen vücudu canlanıyor. Amenabar’ın varmak istediği nokta açık: ölüm Ramon için aynı zamanda bir yeniden doğuş. Denizin üstünde, yüzü suyun içinde hareketsiz yatan vücut sonunda özgürleşmektedir. Otuz yıl önce bir virgülle duraksayan yaşam, sonunda hasret çektiği noktaya kavuşmaktadır. Gökyüzünden, suyun içine yansıyan ışık da Ramon’a huzuru ve öteki dünyanın kutsallığını müjdeler.


        Ancak film boyunca korunan mahremiyeti ve estetiği devam ettirmek yerine bir can çekişmeyi göstermeye ne gerek var. Ya da filmin finaline bebeklerini kucaklayan mutlu bir çiftin görüntülerini koymaya? Şurası kesin; Amenabar ötanazi konusunda taraf tutmak istemiyor. Daha doğrusu öykünün ve vurgunun gereği olarak filmin genelinde ötanaziyi olumladığı için buna -kamu ahlakını da düşünerek- bir denge unsuru arıyor. Son noktada yaşamı yüceltmesi biraz da bundan.
       ‘İçimdeki Deniz’, İspanya sinemasının Oscar vitrini için tercihi olduğunda, Pedro Almodovar kendi filmi ‘Kötü Eğitim’ seçilmediği için kızmış. İspanyolların, mantığı aşkın önüne koydukları söylenebilir. Almodovar’ın öyküsü de dili de çarpıcı ancak içeriği marjinal melodramı, Amenabar’ın öyküsü çarpıcı dili vasat dramının yanında çok daha az Oscar şansı taşıyordu. Oscar’ın ana akımcı, doğrucu ve duygusal karakteri herkesin malumu. O yüzden, ölümü arzulayan Ramon Sampedro’nun öyküsünün heykelcikle ödüllendirilme olasılığı yüksek.
       
 
       
    MSNBC News Gerçekten de illetos!
MSNBC News Hani bu çayırın gözyaşları?
MSNBC News Zeki Demirkubuz Koleksiyonu
TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları