Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 11:09 TS 10 Eyl., 2000
Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, adli açılış törenide Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'yi karşıladı.
Bahçeli-Selçuk
Selçuk: Hukukla didişilmesin
Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk, hukukun üstüğüne yeniden dikkat çekerek, yasama ve yürütmenin, hukuk ile didişmekten vazgeçmesini istedi.
Ankara
NTV-MSNBC
    06 Eylül—  Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk, Yargıtay’da düzenlenen törenle, yeni adli yılı açtı. Selçuk, açılış törenide, 115 sayfalık konuşma metnini özetleyerek okudu. Selçuk konuşmasında, demokrasi, anayasa, insan hakları, yargı bağımsızlığı, erkler arası eşitlik, düşünce özgürlüğü, laiklik, Avrupa Birliği, Atatürk ve Atatürkçülük, af, hukuka uyma bilinci, yolsuzluklar, memurların yargılanması, kamu denetçiliği , istinaf mahkemeleri, işkence, infaz sistemi, ölüm cezası, hukuk öğrenimi, trafik ve çevre sorunu gibi konulara değindi. Selçuk, konuşmasında, tarihte bir ufuk turu yaparak, totaliter rejimlerin karşısında demokrasinin kazandığını anlattı. 200 yılıdır yüzünü Batıya dönen Türkiye’de Atatürk’ün, gelecek kuşaklara, çağın değerlerinin özümsenmesi ve onun üstüne çıkılması hedefini gösterdiğini ifade etti. Selçuk, Atatürk’ün öğütlediği doğru yolun bilim yolu olduğunu ve bilimle inatlaşılmayacağını belirtti. Selçuk konuşmasında, bireyi ezen devleti eleştirdi ve şeffaf devlet yapısının demokratik yönetimin altını çizdi.  

   
 
       
    MSNBC News Sezer, acil reform istedi
MSNBC News Eralp Özgen Hükümeti eleştirdi
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  2000-2001 Adli Yılı, Yargıtay’da düzenlenen törenle başladı. Törende, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk açılış konuşmasını yaptı. Selçuk, 115 sayfalık konuşma metnini özetleyerek okudu. Selçuk konuşmasında, demokrasi, anayasa, insan hakları, yargı bağımsızlığı, erkler arası eşitlik, düşünce özgürlüğü, laiklik, Avrupa Birliği, Atatürk ve Atatürkçülük, af, hukuka uyma bilinci, yolsuzluklar, memurların yargılanması, kamu denetçiliği , istinaf mahkemeleri, işkence, infaz sistemi, ölüm cezası, hukuk öğrenimi, trafik ve çevre sorunu gibi konulara değindi.
       Türkiye’nin, Türk halkının isteğinin optimal demokrasi olduğunu, bu başarılırsa 21. yüzyılın Türklerin yüzyılı olacağını, böyle bir dönemde kimsenin sloganlarla basma kalıp söylemlerle vakit yitirmemesi gerektiğini ifade eden Selçuk, “Var olan düzen hem yetmiyor hem de yeniyi üretemiyor. Çözüm, üretmekte kısırlaşan ve kendini yeniliklere uyarlamayan sistemi düzeltmekte odaklaşıyor” dedi.
       
Selçuk’un geçen yılki konuşması

       Demokrasi, Atatürk ve Atatürkçülük ile ilgili görüşlerini de açıklayan Sami Selçuk, Atatürk’ün bütünüyle demokrasinin gerçekleşmesini, tek biçimli insan üretimine karşı bir düşünce sistemi olduğunu söyledi. Atatürk’ün, görünüşün öykünülmesini değil, değerlerin özümsenmesini isteğini vurgulayan Selçuk, “Bir uygarlık tasarısı olan Atatürkçülüğün ‘di’li geçmiş zamana mıhlanmış katı bir ideoloji değil tam tersine dokunduğu her şeyi bilim testinden geçirerek, kendini durmadan yeniden kuran bir kalkınma yöntemidir” diye konuştu.
       Atatürk’ün, değişmezliği reddettiğini, batı demokrasisinin temel değerlerini benimsediğini bu bağlamda Avrupa Birliği’nin kodlarıyla Türk halkının da iradesininde kesiştiğini ifade eden Yargıtay Başkanı Selçuk, Türkiye’nin küreselleşen dünyada yerinin ve gücünün daha iyi farkedildiğini belirtti.
       
“TÜRKİYE DÜNKÜ TÜRKİYE DEĞİL”
       “Türkiye dünkü Türkiye değildir, dünya küçülmüş Türkiye büyümüştür” diyen Selçuk, Türkiye’nin dinamik halkıyla sanayileşmeyi isteyen 21. yüzyıla demokrasi tercihi ile giren bir ülke olduğunu, bu özellikleriyle Avrupa Birliği’nin kapısına dayandığını belirtti. Çoğulcu, özgür ve demokrat ama barış içinde bütünleşmiş bir Avrupa’nın Türkiye’ye dokunulabilecek kadar yakın olduğunu ifade eden Selçuk, AB sürecinin bugün ulaştığı son noktanın bütünleşmiş bir “Avrupa Birleşik Devletleri”nin yapısının ne olacağında yattığını söyledi.
       Bütünleşme yolunda en tartışmalı konunun “Ulus-devlet” sorunu olduğunu, AB’de ulusal egemenlik ve eşitlik kavramlarının gittikçe aşındığını, uluslarüstülük kavramının bütünleşmeyi sağlayacak bir boyuta ulaştığını kaydeden Sami Selçuk, AB’nin kriterlerinin Atatürkçülüğün ve Türk halkının yürüdüğü yolun aynı olduğunu söyledi. “Üniter bir devlet ve bölünmez bir ülkede yaşamak isteyen Türk ulusunun önünde AB’ye girmek için kanımca hiçbir engel yoktur” diyen Selçuk, “Yeter ki, birliğin tam haklara sahip, özgür ve onurlu bir üyesi olalım” dedi.
       Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin artık bugün Avrupa’nın Anayasası olduğunu, Kopenhag Kriterleri’nin o kadar vahim şartlar ileri sürmediğini belirten Sami Selçuk, Türkiye’nin, Avrupa’nın kenar mahallesinde yer almaması gerektiğini, Atatürk devrimlerinin uzantısının da bunu gerektirdiğini anlattı. Katı egemenlik anlayışının küreselleşme doğrultusunda yumuşatılmasında sakınca görmediğini, bunun teslim olma değil, kimliğini koruyarak özgür iradeyle ekonomide, politikada, hukukta buluşma, ortaklık olduğunu vurgulayan Selçuk, Avrupa Birliği’nin düş olmadığını, saydamlık, halkın katıldığı iyi yönetim, devletle sivil toplum arasında eşgüdüm isteklerine Türk insanının ne karşı ne de yabancı olduğunu kaydetti. Sami Selçuk, Türkiye’nin çalar saatin çalmasını beklememesi gerektiğini, çalar saatin kendiliğinden uyanamayanlar için olduğunu belirterek, halkın yönetime katılımına ilişkin görüşlerini de açıkladı.
       
DEMOKRASİ VE HALK
       Demokraside, yukarılarda alınan kararların halkın titreşimlerini, eğilimlerini gözetmek zorunda olduğunu vurgulayan Selçuk, cumhuriyetin, “Cumhur”unun halkın yönetimi olduğunu hatırlattı. Demokrasinin en doğru bekçisinin, nöbetçisinin halk olduğunu ifade eden Yargıtay Başkanı Selçuk, “Evet, Türk halkı demokraside yerini almak istiyor, haklıdır. Eğer Cumhur Cumhuriyet’te, halk demokraside yerini alamıyorsa böyle bir yönetimin adı Cumhursuz Cumhuriyet, rejimin adı halksız demokrasi midir? Türk halkı, halkın iktidarının gerçekleştirilerek, yönetilen demokrasiden yöneten demokrasiye geçmek ve devlet eliyle bütünleşmek istiyor” diye konuştu.
       Atatürk’ün “Benim en büyük yapıtım” dediği Meclis’le çalıştığını, Türk kadınına okur yazarlık oranı sıfıra yakın bir dönemde İsviçre ve Fransa’dan daha önce seçme ve seçilme hakkı vererek güvendiğini anlatan Selçuk, halkın demokrasinin karar mekanizmalarına katılması gerektiğini belirtti.
       
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ VE 312. MADDE
       Konuşmasında Türk halkının özgürlük istediğini, bunun başında da düşünce özgürlüğü geldiğini kaydeden Selçuk, yazılı hukukta hala düşünce özgürlüğünü tehdit eden, Türkiye’yi uluslararası ve AB düzleminde zor durumlara sokan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bir günde 11 kez hüküm giyilmesine neden olan düzenlemeler bulunduğunu söyledi. “Hukukumuzda kötülük çiçekleri gibi duran kötü huylu maddeler var” diyen Selçuk, ceza yasalarının suçları tanımladığını, yasada olmayan suçtan kimseye ceza verilemeyeceğini ve yasalara göre insanların hangi eyleminin suç sayıldığını bilmesi gerektiğini hatırlattı.
       Bunun suçların “Yasallığı ilkesi” olduğunu, yasa koyucuların suç sayılan eylemi kapalı anlatımlarla tanımlayamayacağını kaydeden Sami Selçuk, düşün özgürlüğünün sağlanabilmesi için bu maddelerin ya kaldırılması gerektiğini ya da genel geçer kesinlikle sınırlarla yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin gündeminde TCK’nın 312. maddesinin 2. fıkrasının bulunduğunu hatırlatan Selçuk, şöyle devam etti: “Bu madde benzeri bir madde her ülkede yok. Aynısı da yok, sadece benzeri var. Benzeri aynısı demek değildir. Bizdeki gibi de uygulanmıyor. Bu madde yeniden düzenlenmelidir. Maddeye getirilmek istenen ‘kamu düzenini bozucu ibaresi’ bir şeyi değiştirmez. Bu yasanın sınırları genel geçer olarak yeniden tespit edilmeli. Bu tip maddeler siyasal izlenim uyandırır. Buna fırsat verilmemeli. Uluslararası alanlarda bizi zor durumda bırakmamalı. Yasa hükmü düzeltilmedikçe yargı onu uygulamak zorundadır.” Sami Selçuk, basın özgürlüğünden vazgeçilemeyeceğini, ancak haber kavramı ile yorum kavramının birbirine karıştırılmaması gerektiğini de ifade etti.
       
“ÖZÜRLÜ DOĞAN 1982 ANAYASASI”
       Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Türk halkının ezici bir çoğunlukla laikliği benimsediğini ve laiklikle bir sorunu bulunmadığını belirterek, “Sorun, zaman zaman laiklik ilkesinin sapmalara, kırılmalara, hatta başkalaşıma uğratılmasından kaynaklanmaktadır” dedi.
       Sami Selçuk, konuşmasında laiklikle ilgili görüşlerini de açıkladı. Türkiye’nin laiklikten vazgeçemeyeceğini, kırılmalara uğratma lüksü olmayacağını ifade eden Selçuk, ancak konunun hergün tartışılmasının da “sıkıntılı” bir yönünün varlığının işareti olduğunu söyledi. Selçuk, çoğulculuğun düşünce ve inançlar karşısında devletin yansızlığının gerektirdiğini belirtti.
       “Çoğulculuk devletin yansızlığını, yansızlıkta laikliği gerektirir. Devlet düşünceler karşısında yansız olursa düşünce özgürlüğü, dinler karşısında yansız olursa laiklik sağlanmış olur” diyen Selçuk, laik devletin hiçbir dine karşı olamayacağını, hiçbir dini kayırıp koruyamayacağını; belli bir iyiyi, yaşam biçimini hiç kimseye zorlayamayacağını söyledi. Laik devlette halkın özellikle gençliğe belli bir ideolojiyi aşılamaya kalkışamayacağını, bir devlet dini yaratamayacağını ve dinsizliği de aşılayamayacağını anlatan Sami Selçuk, şöyle konuştu:
       “Devlet bir dine yaslanır, hukuku buna göre kotarır ve dini devlete egemen kılarsa teokrasi, devlet dine egemen olur ve onu güdümlerse laisizm söz konusu olur. Teokrasi de laisizm de dinler arası ve devletle dinlerarası çatışmalara yol açmışlardır. O nedenle laiklik de çoğulcu olmalı, laisizme dönüşmemelidir. Teokrasi, laikliğini karşıtı ve düşmanıdır. Demokrasinin seçeneği değil, yadsınmasıdır. Nasıl şovenizm ulusçuluğun yozlaşmış biçimi ise laisizm de laikliğin yozlaş(tırıl)mış biçimidir.”
       
“TEOKRASİ KAVGADIR, LAİKLİK BARIŞTIR”
       Selçuk, laikliğin dört amacı birden gerçekleştiren teknik bir araç, değer olduğunu; bunları din ve vicdan özgürlüğünü sağlamak, dinler arasında, devletle din arasında barışı sağlamak, eleştirel düşünceli ve akılcı bireyler yetiştirmek, düşünceler arasında yarışı sağlamak şeklinde sıraladı. “Teokrasi kavgadır, laisizm kargaşadır, laiklik barıştır. Devlet elbette laiklikte karar kılacaktır” diyen Selçuk, cumhuriyetin demokrasiyle, demokrasinin de laiklikle tamamlanıp, beslendiğini, güçlendiğini kaydetti. Din-devlet ilişkilerinde tarihten ders alınması gerektiğini anlatan Selçuk, “Türk halkının ezici çoğunluğu laikliği benimsemiştir. Onun laiklikle bir sorunu yoktur. Sorun zaman zaman laiklik ilkesinin sapmalara, kırılmalara, hatta başkalaşıma uğratılmasından kaynaklanmaktadır” diye konuştu.
       
“TÜRK HALKI YENİ BİR ANAYASA İSTİYOR”
        Yargıtay Başkanı Selçuk, konuşmasında anayasaya ilişkin görüşlerini de açıklayarak, “Türk halkı yeni bir anayasa istiyor. Anayasasını ve anayasalı değil, hak ve özgürlüklerini teslim eden anayasal devletini geri istiyor” dedi. “Özürlü doğan 1982 Anayasası yürürlükte kaldığı sürece tartışma rejim içinde kalmayacak, hep rejim üzerinde olacaktır” diyen Sami Selçuk, “polis tüzüğünü andıran anayasanın kaldırılması ya da temelden değiştirilmesi konusunda toplumun sözbirliği içinde olduğunu” söyledi. Türk Ulusu’nun yürürlükte kaldığı sürece bu anayasaya uyacağını, uyulmasını da isteyeceğini anlatan Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
        “Toplumun devingen yapısına, dokusuna uygun ilkelerle yol gösterici; çatışmacı değil, uzlaştırıcı yepyeni bir anayasa yapılması zorunludur. Birey, toplum ve devlet ilişkileri ancak böyle bir düzende sağlığına kavuşacaktır. Telaşa gerek yoktur. Türk Ulusu ne istediğini bilen bir ulustur. Bu yeni anayasa isteğine de saygı duymalıyız. AB kapısına yaklaştığımız açıktır. Bu fırsat iyi değerlendirilmelidir.” Sami Selçuk, 1982 Anayasası’nın birçok maddesinin değiştirildiğini, yarıdan fazla maddesinin de değiştirilmek istendiğini bu durumda yeni bir anayasa yapılmasının daha doğru olacağını söyledi. “1982 Anayasası’nın siyasiler uzlaşamadığı için yürürlükte olduğunu” savunan Selçuk, eğer siyasal bir uzlaşma sağlanamayacaksa, kişisel olarak, yeni bir anayasa için bütün kesimleri temsil eden katılımcı bir kurucu meclis oluşturulmasından yana olduğunu dile getirdi.
       Yeni anayasada bireyin yüklem olmaktan çıkarılıp, özne durumuna getirilmesi gerektiğini kaydeden Selçuk, Türk halkının ayrıcı herkesin hukuka uymasını da istediğini söyledi. Kişilere göre anayasa ve yasa değişiklikleri yapılmak istendiğini savunan Selçuk, hukukun kişileri uydurulamayacağını, kişilerin hukuka uymaları gerektiğini, kişiler için yasa çıkarılamayacağını vurguladı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) başkan, başkanvekili ve üyelerinin görev sürelerinin uzatılmasını buna örnek gösteren Sami Selçuk, bugün bir yasa stagflasyonu bulunduğunu belirtti.
        Sami Selçuk, hukuka uyma bilincinin eksikliğini Marmara depreminde ve trafik kazalarında acı şekilde görüldüğünü belirterek, Türkiye’nin yalnızca bilimle değil, yaptığı yasalarla da inatlaştığını söyledi.
       
ERKLER AYRILIĞI VE YARGI
       Selçuk, konuşmasında erkler arasındaki ayrılık ve bu arasındaki yargının yerinin de irdeledi. Doğu Bloku ülkelerinde demokrasiye geçişte yargının güçlendirildiğini, ancak Türkiye’de durumun böyle olmadığını ifade eden Sami Selçuk, 1936 yılında dönemin İktisat Bakanı Celal Bayar’ın bir raporundan alıntı yaptı. Bu raporda belirtilenler ile 64 yıl sonra kendisine gönderilen bir mektupta adliye binasının durumunu anlatan ifadelerin aynı olduğunu belirten Selçuk, “Bu bir ünlemdir, bir çığlıktır. Türkiye, 1950’de adalete bütçeden yüzde 1,3 pay ayırırken, bugün yüzde 1 bile değil. Konuşlandığı üç eski bina arasında dosyaları el arabalarıyla mekik dokuyan bir Yargıtay. İlkel bir şekilde... Geliniz, yargıyı öbür erklerle eşit kılalım. Erken cumhuriyet döneminde bu eşitlik vardı, demokratik cumhuriyet döneminde bu yok edildi” diye konuştu. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi için anayasanın emrettiği özel yasanın 40 yıldır çıkmadığını belirterek, bu konuda hükümetin bir tasarı hazırladığını, sorunun çözüleceği sözünün verildiğini, bu “vadeli çekin karşılığının çıkacağını” umduklarını söyledi.
       
“ADALET KİRLENİR”
        Yargının tam anlamıyla bağımsız kılınması gerektiğini dile getiren Selçuk, “Yargıya politika girdimi adalet kirlenir” dedi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) bağımsız olmadığını, kurulun işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğunu ifade eden Selçuk, bu konudaki önerisini de anlattı. Selçuk, şöyle konuştu: “Kanımca bir (Yargı Erki Ulusal Kurumu) oluşturulmalıdır. Yasama ve yürütme ile eşgüdüm ilkelerine göre çalışacak kurulda yüksek yargı organları başkanları ile başsavcıları doğal üye olmalı, öbür üyeleri yargı seçmeli, kurul adli ve idari olarak ikiye ayrılmalı, Adalet Bakanı kurula katılmamalı, katılacaksa oy hakkı bulunmamalıdır. Kurul, kendini ilgilendiren yasa ve yasa düzeyindeki kararnamelere karşı Anayasa Mahkemesi’ne gidebilmelidir.”
       
ÖLÜM CEZASI
       Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, ölüm cezasının kaldırılması gerektiğini ifade ederek, “Ölüm cezasının kaldırılıp kaldırılmaması bilimsel bir konudur. Dünyanın dönüp dönmediği halkoyuna sunulmaz” dedi. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, hukukun üstünlüğünün gerçekleşmesinin önemine de işaret ettiği konuşmasında, “devletin yargıdan korkması gerektiğini, Türk halkının yönetimde saydamlığı ve yolsuzlukların önlenmesi umutlarını güçlü bir yargıya bağladığını” söyledi.
       Türkiye’nin yıllardır yolsuzluk iddialarıyla yaşadığını, yolsuzluklarla savaşma zorunda olunduğunu belirten Selçuk, demokrasi ve yargının güçlendirilmesini, yargının önünün açılması gerektiğini dile getirdi. Türkiye’deki gelişmelerin bunun tersi olduğunu, devletin yargısına güvenmediğini, onu devreden çıkartmak istediğini savunan Sami Selçuk, buna örnek olarak da memurların yargılanmasını düzenleyen son yasayı gösterdi. Selçuk, adaletin eylem ve kişi ayrıcalığına izin vermeyeceğini, ancak bu yasanın memurların yargılanması için izin sistemini öngördüğünü, bu sistemin Togo ve Somali’de bulunduğunu anlattı.
       
OMBUDSMANLIK
       Sami Selçuk, kamu denetçiliğinin (ombudsman) kamuda saydamlığı sağlayarak yolsuzluğu önleyeceğini, yargının yükünü azaltacağını, bu konudaki düzenlemenin bir an önce çıkarılması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin istinaf mahkemelerini kurmakta geç kaldığını, bu düzenlemenin de bir an önce yasalaştırılması gerektiğini anlatan Selçuk, yargının güçlendirilmesi için adli zabıtanın da öncelikle kurulması isteminde bulundu. Selçuk, “Yargı kolluğunun kurulması, yürütme ve özellikle yönetimce hep engellenmiştir. Yönetim bu konuda öylesine indirgemeci, tekelci ve kıskançtır ki kolluk görevlilerinin sicilleri doldurulurken yargısal açıdan bağlı oldukları Cumhuriyet başsavcısından görüş alınması yolundaki Başbakanlığın genelgesinin yürütülmesine bile izin vermemiştir. Yargıdan korkmayan bir devlet neler yapmaz ki...” dedi.
       
İŞKENCE KONUSU
       Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, konuşmasında işkence konusuna da değindi. “Sizlere bir tümce okuyacağım. (...Komitenin altını çizdiği biricik ülke olan Türkiye bir yana bırakılırsa, gerçek anlamda işkence öbür Avrupa ülkelerinde hemen hemen yok denecek kadar azdır.)” diyen Selçuk, bu tümcenin kendisini aylarca kahrettiğini söyledi. Halkına işkence eden Pinochet’lerin Suhorto’ların ve Habre’lerin yeryüzünde sığınacak yerlerinin bulunmadığını, yargı önüne çıkarıldığını anlatan Sami Selçuk, hukuk bilinci yüksek ülkelerde insan haklarının hoyratça çiğnenmesine, hele işkenceye hiç rastlanamayacağını kaydetti.
       Selçuk, “Biz de ise utanç duyuyorum. O ülkelerde bunlara karşı tepki çok sert olur. Bunun bir örneği Fransa’da rastlandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, işkence nedeniyle Fransa’yı mahkum edince halk ve hukuk ayağa kalktılar. Mahkemeye karşı değil, bu utancı yaşatan devlete karşı...” diye konuştu.
       İşkencenin adaleti yörüngesinden saptıracağını, devleti halkından uzaklaştıracağını ve onu yıpratacağını vurgulayan Selçuk, işkenceye karşı hep birlikte savaşma çağrısında bulundu. İnfaz sisteminin günün koşullarına yanıt veremediğini, koşullu salıvermenin amacından saptırıldığını ifade eden Sami Selçuk, “Koşullu salıverme bir af kurumu gibi işletildi. Deneme süresi azaltıldı. Cezalar caydırıcılığını yitirdi. Bu kurum ikiyüzlülere değil, gerçekten iyileşerek topluma dönmeyi hak edenlere uygulanır” dedi.
       
TÜRK ORDUSU
       Selçuk, “Hükümlünün topluma dönme hakkını yok eden ölüm cezasını ilken bir ceza olarak” nitelendirdi. Sami Selçuk, konuya salt hukuk bilimi açısından yaklaşarak, ölüm cezasının kaldırılması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biliyorum, ölüm cezası yine geç kalan, Türkiye’nin gündemine en talihsiz zamanda gelip oturdu. Terörle ölümüne çarpışan Türk ordusu, bu konuda çağı iyi okuduğunu kanıtladı. Şimdi sıra hepimizde. Terörden canı çok yanan Türk Ulusu da kuşkusuz serinkanlılıkla konuya yaklaşacak; yendiği düşman bayrağının çiğnenmesine bile izin vermeyecek, yendiği düşmanın ölülerini gömüldükleri kendi vatan toprağının bağrında yatan kendi çocukları sayacak kadar gönlü yüce bir komutanın ulusuna yakışan ululuğu gösterecek, değerler çatışmasında uygar Türkiye’nin yararını üstün tutacaktır.”
       Sami Selçuk, dünyada her şeyin onarılabileceğini, adli yargıların da onarılabileceğini ama yerine getiren ölüm cezasının onarımının, kazasının bulunmadığını söyledi. Hiçbir gerekçenin ölüm cezasının “iğrençliğini” örtecek kadar büyük olmadığını anlatan Selçuk, “Ölüm cezasının kaldırılıp kaldırılmaması bilimsel bir konudur. Dünyanın dönüp dönmediğinin halkoyuna sunulmaz” diye konuştu.
       Kendisinin, 1970’li yıllarda da idam cezasına karşı çıktığını, o dönemde bu konuya ilişkin olarak çıkan Adalet Dergisi nüshalarının SEKA’da yok edildiğini belirten Selçuk, “Keşke bilimin sesi zamanında dinlenseydi de bu ceza 30 yıl önce kaldırılsaydı. Hiç değilse bu kez olayların önünden gitmiş olurduk. Bu daha iyi değil miydi?” dedi. -AF- Yargıda niteliğin hukuk öğrenimi ile doğru orantılı olduğunu söyleyen Sami Selçuk, Türkiye Adalet Akademisi Yasa Tasarısı’nın bir an önce çıkarılmasını da istedi. Affın suçu ve suçluluğu silen bir kurum olduğunu, Türk hukuk sistemince de benimsendiğini kaydeden Selçuk, şöyle konuştu: “26 yıl aradan sonra duyurulmuş bir afta kamu yararı tartışılabilir. Ama artık sorumluluk tartışılamaz, af çıkmalıdır.
       Af çıkarılırken kurallara uyulmalıdır. İlkin, devletin kendine karşı işlenen suçlarda af yetkisini kullanması doğaldır. Ancak, bireysel değerlere karşı işlenen suçlarda devlet bu denli cömert olmamalıdır. İkinci olarak, düzenlemede affın ilk duyurulduğu ve öngörüldüğü tarihten (18.4.1999) sonrasına kayılmamalıdır. Üçüncü olarak nesnellik ve eşitlik ilkelerine kesinlikle uyulmalıdır. Son olarak da çok sık kullanılmamalıdır.” Sami Selçuk, konuşmasında trafik sorunun çözümü için eğitimin önemli olduğunu, Çek Yasası’nın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini, çevre bilincinin geliştirilmesinin önemine de işaret etti.
       
AÇMAZLARIMIZ
       Türk toplumunun isteklerinin uygar değerleri savunan dünyanın istekleriyle örtüştüğünü, ancak “dışlanması gereken açmazlarımız bulunduğunu” savunan Selçuk, bunlardan ilkinin “en gerçek yol gösterici diye alkışladığımız halde bilimle inatlaşmak olduğunu” söyledi. Selçuk, diğer açmazları ise “kavramların içini boşaltmak”, “(Türkiye’nin koşulları) yaklaşımı”, “halka güvensizlik” şeklinde sıraladı. Selçuk, demokrasinin seçkinlerin değil, halkın yönetimi olduğunu dile getirerek, “Demokrasinin ana rahmi halktır. Devlete uzak bir halk fazla yürüyemez. Halk doğruyu mutlaka bulur. Halka inanalım. Onun gücünü bilelim, dinamiklerini iyi kullanalım” dedi.
       Konuşmasının son bölümünde paylaşmak istediği özlemlerini de sıralayan Selçuk, demokrat insanı yaratmak için atılacak ilk adımın “özgür birey yaratmak” olduğunu belirtti. Özgürlüğün herkes için olduğunu ve eşitlikle beslenmesi gerektiğini vurgulayan Selçuk, demokratik yaşamın, bireyin yaşam biçimini kültüre dönüştürme hakkını tanıdığını, belli bir kültürün kimseye dayatılamayacağını söyledi. “Başkalıkları eşitleyen bir çoğulculuk varsa içe kapanma cemaatleşme yoktur” diyen Selçuk, bu durumu Nuh’un gemisindeki çoklu birliktelik ve Nazım Hikmet’in “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine” dizeleriyle anlattı.
       Konuşma ve tartışmanın insan soyunun en soylu buluşu olduğunu, eleştirinin bireysel bir hak değil, toplumsal ahlaka giren bir ödev olduğunu anlatan Selçuk, eleştirel akılcılığın hoşgörüyü getireceğini söyledi. Yunus Emre ve Aşık Veysel’den hoşgörüye ilişkin alıntılar yapan Selçuk, “Dillerimizde kalemlerimizle tartışalım. Sövgü eleştirinin yerini almamalıdır. Sövgü karşıt görüşü asla çürütemez, ama sövenin kültürel ve tartışma yeterliliğini çürütür” dedi. Sami Selçuk, Türkiye’nin Nazım Hikmet ile Mehmet Akif’i yanyana getirmesi gerektiğini belirterek, saydam, halkına her an hesap veren bir yönetim, çoğulcu, özgürlükçü katılımcı bir toplum, adil bir hukuk sistemi, büyük bir sentezi olan Cumhuriyet’in ve demokrasinin vazgeçilmez dayanağı olan laikliği uçların etkisinden kurtarmak gerektiğini söyledi.
       “İnsanımıza, toplumumuza, devletimize sahip çıkalım” diyen Yargıtay Başkanı, sözlerini “Yaşasın Türkiye, yaşasın demokratik cumhuriyet” diye tamamladı. Selçuk’un konuşması davetliler tarafından uzun süre alkışlandı.
       
KATILANLAR
       Yargıtay Başkanı, 115 sayfalık konuşma metninde çeşitli düşünür, bilimadamı ve şairlerden alıntılar da bulundu. Yargıtay’daki törene Cumhurbaşkanı Vekili Ali Ilıksoy, TBMM Başkanı Vekili Nejat Arseven, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, FP Genel Başkanı Recai Kutan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu, TBMM Başkanvekili Murat Sökmenoğlu, Danıştay Başkanvekili Dalova Sancar, bazı bakanlar, askeri ve sivil yargının başkan ve üyeleriyle çeşitli partilerin temsilcileri, bazı kuruluşların yöneticileri, hakim ve savcılar katıldılar. Tören, Cumhurbaşkanı Vekili Ali Ilıksoy’un gecikmesi nedeniyle bir süre geç başladı. Törende, İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Devlet Çok Sesli Korosu kısa bir konser verdi. Törenin ardından geçen adli yılda yaş haddi veya çeşitli nedenlerle emekliye Yargıtay üyeleri, hakim ve savcılara plaket ve onur belgeler törene katılanlar tarafından verildi.
       
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları