Home page
Haber Menüsü


9 Mart haftasının kitapları
Düzen karşıtı, düzeni eleştiren, düzenin ezdiklerini kollayan, düzenden beslenenleri ilan eden çalışmaların oluşturduğu bir ‘haftanın kitapları’ seçkisi ...
NTV-MSNBC
    9 Mart 2004 —  “Tek ölüm bir trajedidir. 1 milyon ölüm ise bir istatistik.” [Joseph Stalin - ‘Babil Yanarken’den bir alıntı]  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


       Saddam’ın Irak’ı ve Bir Çöküşün Öyküsü
BABİL YANARKEN
       Yunus Şen - Eyüp Coşkun
       
       Körfez krizini 1990’dan bu yana Irak’ta ve bölge ülkelerinde izleyen gazeteciler Yunus Şen ve Eyüp Coşkun. Saddam Hüseyin yönetiminin yıkılışına giden yıllar, günler ve saatlerin ‘içeriden’ bir fotoğrafını çekiyorlar. Tanıklar, gözlemler, anekdotlar ve araştırmalarıyla yanı başımızdaki ülkenin uzun bir dönemine ışık tutuyorlar.
       ‘Babil Yanarken’ de, Irak’ta bugün yaşananların doğru değerlendirilebilmesi için, dün yaşananlar, gazeteci objektifliğiyle sayfalara dökülüyor. ABD ve İngiltere’nin Irak politikası, uygulanan ambargodan dolayı her ay 5 bin çocuk Irak Enformasyon ölürken altın kaplama arabada doğum günü kutlayan bir insan ve o insanın kaderine hükmettiği bir halkın yaşamından kesitler aktarılıyor...
       Kitabın önsözünü, Irak ve Kürtler konusunda geniş araştırmaları olan deneyimli gazeteci - yazar Hasan Cemal kaleme almış.
       
       - Saddam Hüseyin önde, Sağlık Bakanı Riyad İbrahim arkada, salondan ayrılırlarken. Bakanlar Kurulu’ndakiler sanki donmuştu. Arka odadan bir el silah sesi geldi. Sonra Saddam Hüseyin ellerini kurulayarak içeri girdi, toplantıya devam etti. Riyad İbrahim’i bir daha gören olmadı.
       - Irak’taki Yahudiler, ‘Siyonist Casus’ damgasıyla, önce işkence odasına, ardından idam sehpasına gönderiliyordu, işkence odasına giren, ancak idamdan kurtulan tek bir Yahudi oldu. Sadece Naim Tavina, Saddam’ın özel affıyla kurtuldu. Tavina, küçükken sigara satan Saddam’a bahşiş vermişti.
       - Saddam, en küçük kızı Hala’yı çok seviyordu. Iraklı bir genç, hayatının en büyük hatasını yaptı ve Hala’ya âşık oldu. Genç âşık yakalandı, boğazına kadar toprağa gömüldü ve taşlanarak öldürüldü.
       - Kitle imha silahı olduğu gerekçesiyle Irak’ı işgal eden ülkelerden İngiltere, bu topraklarda kitle imha silahını kullanan ilk ülkeydi. 1988 yılında Halepçe’de Saddam’ın kullandığı kimyasallarsa ABD’nin New York eyaletinden yola çıkmıştı.
       - Körfez Savaşı’ndan sonra müttefik uçakları uçuşa yasak bölgelerde askeri tesislere ateş açarken, füzeler hedef şaşırıyordu. Ev ve işyerleri isabet alıyor, masum insanlar ölüyordu. Irak hükümeti, “Saldırılarda süresi dolmuş füzeler kullanılıyor” iddiasıyla BM’yi göreve çağırdı ve haklı çıktı. Anlaşıldı ki, süresi dolmuş füzeleri kullanmak, imha etmekten ucuzdu!
       -Arabaya bindik, şoförümüz Nebras koltuğun altından bir Kaleşnikof çıkardı ve “Haramilere karşı lazım olacak” dedi. Nebras’ın ‘Haramiler’ dediği, kaos ortamında soyguna yeltenecek insanlardı. Çok sayıda Iraklı, sivil ‘Haramilere’ karşı silahlandı ve mermi stokladı. Çünkü Amerikalı ve İngilizlerden çok, ‘Haramiler’den korkuyorlardı. Korkularının boşuna olmadığını, Bağdat düştükten sonra yaşanan yağma olayları gösterecekti.
       
       Ümit Yayıncılık, 334 sf.
       


       
TOPRAKSIZLAR
       Brezilya’da Topraksız Köylü Hareketi: MST
       Metin Yeğin

       
       Metin’in, bu kitapla sağladığı katkı, MST mücadelelerinin ve zaferlerinin ilerici derslerini Türkiye soluna taşımak açısından kilit bir önem taşıyor. (James Petras)
       
       Dünyanın öteki ucunda Avrupa kıtası kadar kocaman bir ülke Brezilya... Ama Üçüncü Dünyalılıktan, IMF’zedelikten ve kesif bir fukaralıktan akraba yaşadığımız bir coğrafyada. Neo-liberalizm, bütün vahşetiyle Brezilya tarımına ve köylülerine saldırıyor on yıllardır. Sonuç: Genleriyle oynanmış tohumlar, tekelci ekonomilerin dayattığı ekim politikaları, kimyasallara teslim edilmiş bir tarım ... Ve bütün bunlara inat, uçsuz bucaksız âtıl topraklar ...
       Bu karanlık tablo içinde güneş sızdıran bir yarık var: ‘Topraksızlar’! Brezilya’daki ‘işgalci, topraksız köylü hareketi’ MST, dünyaya meydan okurcasına, devrimci bir pratiğin peşinde, sokakları arşınlıyor. Topraklan işgal edip, kolektif tarım yapıyorlar ve yıllardır IMF laboratuarı olmak yerine; kitlesel, doğrudan, radikal ve sürdürülebilir direniş eylemlerini içeren bir Halk Projesi için mücadele veriyorlar. Yüzölçümü Belçika’dan daha büyük bir alanda ve iki milyona yakın kişiyle, mutlu sonla bitebilecek bir dramın peşinde, ‘başka bir dünya’ kurmanın telaşıyla ...
       Metin Yeğin’in gazetecilik deneyimleriyle ördüğü kitap, Topraksızların kolektif tarım, alternatif tıp, alternatif eğitim ve demokratik karar alma süreçleriyle, yaşama nasıl sahip çıktıklarını gösteriyor. Bütün bu süreci anlatan ‘Topraksızlar VCD’si ise kitabın bir hediyesi ...
       Başka bir dünyaya, özne’nin kuruculuğuna ve umuda inanıyorsak hâlâ; bu kitabı okumak, bu belgeseli seyretmek ‘iyi gelecektir’.
       
       İletişim Yayınları, 221 sf.
       Dizi: Bugünün Kitapları - 91
       


       
UZANLAR
       Bir Korku İmparatorluğunun Çöküşü
       Nedim Şener

       
       Haklarında çok şey söylendi, ama az şey yazıldı. İş dünyasından sanat dünyasına, spor camiasından siyasete, Uzan İmparatorluğu’nun içyüzü ...
       
       Her şey 24 Ocak 1980’de açıklanan ekonomik istikrar tedbirleri ve ardından gelen 12 Eylül 1980 darbesiyle başlamıştı. Serbest piyasacı söylemiyle ANAP Genel Başkanı Turgut Özal’ın damgasını vurduğu 1980’lerde yaratılan yeni sermayedar kesim, 1990’lı yıllarda ‘gösteriş ekonomisi’nin vitrinini oluşturmuştu.
       Türkiye’nin en büyük holdinglerinin sahipleri tarifeli uçakla seyahat ederken, onlar özel uçakların en pahalısına sahip oldular. Özal’ın yarattığı sınıfa daha sonraki koalisyon dönemlerde her partinin ‘adamları’ eklendi. Üreterek sermaye birikimi alışkanlığı olmayan bu sınıfın önemli isimleri, hem devleti soyup, hem de imkanlarını kullanarak servetlerine servet kattılar.
       1999 yılından bugüne kadar el konulan 22 banka sahibinin ismi alt alta yazıldığında, bir iki istisna dışında ‘bunların’ kim olduklarına ilişkin bir liste ortaya çıkacaktır. El konulan bankalardan doğan 55 milyara, kamu bankalarına elini sokan siyasilerin yol açtığı 22 milyar dolar da eklenince, hortum, yolsuzluk ve suiistimallerle Türk halkının sırtına bindirilen yükün tutarı 80 milyar dolara yaklaşıyor.
       Ortaya konulan iddialara göre, bu sınıfın en hızlılarından, en ayrıcalıklılarından ve en kudretlilerinden biri de de Uzan Ailesi. Onlar 50 yıldır iş dünyasında olduklarını söylüyorlar ama asıl yükselişlerini son 15-20 yıldaki ilişkilerine borçlular.
       Deneyimli gazeteci Nedim Şener bu kitapta, haklarında çok şey söylenen, ama az şey yazılan, iş dünyasından sanat dünyasına, spor camiasından siyasete birçok kesimi ilgilendiren Uzan İmparatorluğu’nun içyüzünü, Uzanlar’ın hızlı yükselişlerinin ardından, çöküşe doğru giden süreci belgeleriyle ortaya koyarak, tarihe tanıklığını kayda geçiriyor.
       Yazar, yaptığı çalışmalar nedeniyle, 2003 yılında Uluslararası Saydamlık Örgütü’nün (Transparency International - IT) İstanbul Ofisi Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği tarafından ‘Uluslararası Dürüstlük Yarışması’nda Türkiye adayı olarak belirlendi.
       

       Güncel Yayıncılık, 432 sf.
       Dizi: Güncel Kitaplar - 5
       


       
ÇERNOBİL KOMPLOSU
       Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre
       
       Bugünkü Ukrayna sınırları içindeki Kiev yakınlarında bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nde 1986 yılında meydana gelen kaza, bugüne kadar meydana gelen en büyük nükleer felaketlerden birisidir. Dünya üzerinde, özellikle Kuzey ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere, çok büyük bir alanda etkili olan bu nükleer kaza meydana geldiği dönemde, gündemi çok fazla işgal etmiş; bilimsel ve aktüel birçok tartışmayı gündeme taşıyarak ve çevrecilerle, teknokratları karşı karşıya getirerek tarihteki yerini almıştı. Ancak haber bültenlerinde ve yazılı basında büyük yer tutan olayın beraberinde getirdiği etki bununla sınırlı değildi. Hakkında çok şey konuşulan ve çok şey yazılan olay önemini bir hayli daha koruyacağa benziyor.
       Konu, yüksek bir teknik bilgi içermesi dolayısıyla bilim adamları tarafından bilim çevrelerinde çok konuşulmuş; sosyal ve tıbbi etkileri açısından da gündemdeki yerini uzun süre muhafaza etmiştir. Dünyadaki etkileri bir yana, Çernobil kazasının Türkiye’deki etkileri ve bu olaydan sonra Türkiye’de yaşanan sosyal ve siyasi gelişmeler olayın önemini daha da artırmıştır.
       ‘Çernobil Komplosu’ adlı kitapta, Çernobil Santrali’ndeki nükleer kazadan sonra Türkiye’de yaşananlar; o dönemde birçok kişi ve kurum tarafından hedefteki kişi haline getirilen Türkiye’nin ilk atom mühendisi Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre tarafından kaleme alındı. Özemre, o dönemde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı’ydı ve bu mevkî, o süreçte oldukça stratejik bir konumda bulunmaktaydı.
       Kimilerine göre Türk halkı bu olaydan çok fazla etkilendi; o dönemde üretilen çay ve fındık radyasyon yüklüydü, bu olay bir felaketti, tüketilen gıdalar radyasyonluydu, o günlerde özellikle Karadeniz bölgesinde kanser vakalarında çok büyük artışlar görülmekteydi ve yeni doğan bebeklerin görünüşlerinde birtakım ‘anomali’lerin olması söz konusuydu. Kimilerine göre ise olay çok fazla abartılıyordu. Türkiye, ülke olarak bu felaketten çok etkilenmemişti ve bizim ihraç ettiğimiz ürünlerle ilgili uluslararası arenada bilinçli bir propaganda hakimdi.
       Buna benzer karşıt görüşler, çok ateşli taraftarlarınca savunuldu. Bilim çevreleri olaya karıştı. Raporlar hazırlandı, araştırmalar yapıldı.
       Kitapta nükleer kazadan sonra Türkiye’nin geçirdiği zor günler, olaylara, gözlemlere ve belgelere dayanılarak anlatılmaktadır. Bu dönemde gündemi meşgul eden farklı olaylara farklı konu başlıkları altında değinen eserde, ülkenin geçirdiği kritik günler; olayın devlet, medya, bilim çevreleri ve halk tarafından algılanış şekli; TAEK tarafından alınan önlemler; devlet kademlerindeki bürokrasi; çaydaki radyasyon; olayla ilgili o dönemde hazırlanan ve ‘ODTÜ Raporu’ olarak bilinen rapor; yüksek radyasyonlu çayların imhası ile ilgili teknik bilgiler; konuyla ilgili TBMM Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan rapor gibi konularla ilgili görüşler, bilgiler ve belgeler bulacaksınız.
       ‘Çernobil Komplosu’ kitabında, hakkında bazı olay, bilgi ve belgelere yer verilen bazı isimler şunlar: Dönemin başbakanı Turgut Özal, Başbakanlık Müsteşarı Hasan Celal Güzel, Devlet Bakanı Tınaz Titiz , Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mustafa Kalemli , Rize Valisi Ömer Büyükkent , Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral , Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Atom Enerjisi Komisyonu Üyesi ve Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Atillâ Özalpan, Araştırma Geliştirme Planlama ve Koordinasyon Başkanı Erol Barutçugil , Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Dairesi Başkanı Özer Özerden , Edirne Valisi Enver Hızlan ; bir diğer dönemin başbakanı Süleyman Demirel , Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Erdal İnönü , Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna; Heinrich Von Lichtenberg ismindeki esrarengiz şahıs, ünlü televizyoncu Can Okanar ve Nuray Yılmaz , gazeteci-yazar Yalçın Özer ve KTÜ, Hacettepe Üniversitesi, Trakya Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde o dönemde görev yapmış birçok bilim adamı…
       Ülke olarak geçirdiğimiz bu zor ve karmaşık sürece ilişkin bir fikir edineceğiniz eser yazarın kalemiyle size bir izleme penceresi açmanın yanı sıra, yazılı bilgi ve belgelerle de tarihe kayıt düşecek bir özellik taşımaktadır.
       
       Bilge Yayınları, 334 sf.
       Dizi: Biyografi
       


       
SUÇTUR UMUTSUZLUĞA KAPILMAK
       Cezmi Ersöz
       
       “... Buralarda, ölüm çok farklı algılanıyor. Buralarda insanlar, ölüme bir son gibi bakmıyorlar. Buralarda, hiçbir şey kesintiye uğramıyor. Hayat, ölüm ve çocukluk, her şey kesintisiz bir biçimde, aynı büyülü nehre akıyor. Her şey bir çember çiziyor sanki. Ölenler, yeniden doğuyor... Yeniden doğanlar, ölmeye başlıyor... Hayat ölüme, ölüm hayata aynı anda karışıyor.
       ...
       Ve hayatta kalacak olanlarla ölecek olanlar birbirlerine öyle yoğun bir sevgiyle sarılıyorlar ki, işte o anda hayatla ölüm arasındaki o kesintisiz akışı görüyorum. Hayat, ölümü alnından öpüyor... Ölüm, hem gururlu, hem başeğmez, hem de küçük bir çocuk gibi utangaç ve masum... Ve her şey birleşip o büyülü nehre akıyor usulca. Çünkü onlar, bir kere sonsuzluğa inanmışlar. Binbir çeşit kentli kuşkunun pençesinde yaşayan ben bile, işte o an inanıyorum: Bu çocuklar bir gün kazanacaklar... Sonsuzluk tükenmez çünkü ...” (Cezmi Ersöz)
       
       Cezmi Ersöz’ün ‘Ölüm oruçları’ sürecini kaleme aldığı ‘Suçtur Umutsuzluğa Kapılmak’, yazı ve röportajlardan oluşan bir ‘anlatı’ kitabı; yazarın ‘ölüm’ü anlatan metinleri, dünya tarihinde varolan mücadelelerden bir başkasına da tanıklık ediyor: ‘Ölüm oruçları’.
       “Mademki insan hakları ihlali vardı, ben orada olmakla sorumlu tutuyordum kendimi”, diyor Cezmi Ersöz. “Çok acılar çekildiğini ve insanlara korkunç baskılar yapıldığını gördüm. Geçmiş yıllarda devrimcilerin aileleri, orta sınıf ailelere mensup insanlardı, bugün böyle değil artık. 80’lerden sonra devrimcilerin aileleri yoksul, çok yoksul aileler...”
       1996’dan 2004’e kadar yaşanan, yaklaşık 8 yılı, yazı, röportaj ve fotoğraflarla anlatan kitap; medyanın, kamuoyunun, ‘baro’nun, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin, derneklerin bu korkunç acıya nasıl kayıtsız kaldığını da gösteriyor.
       “Böyle adaletsiz bir ülkede yaşamak bana utanç veriyor”, diyor Cezmi Ersöz. “Zaten bazı acılar olmasaydı, ben yazı yazmazdım, başka şeylerle uğraşırdım. İnsan hakları ihlallerini gördüm, Türk halkına yapılan baskıları gördüm. Defalarca yargılandım. Ben Türkiye’deki son yirmi yılın tanığıyım, aynı zamanda da yazarıyım. Benim için yazarlığımdan önce insanlığım geliyor.”
       
       Bu kitabın bütün geliri, yazarınca tutuklu aileleri ve yakınlarına bırakılmıştır.
       
       Gendaş Kültür Yayınları, 120 sf.
       Dizi: Bütün Eserleri -16
       Tür: Tarihsel Anlatı
       


       
BİLGİ TOPLUMUNUN TARİHİ
       Armand Mattelart
       
       Uzayın fethinin teknolojik destanını, bir başkası izledi: Siber-sınırın fethi. Birincisi “küresel köy” klişesini yarattı, ikincisi ise “küresel bilgi toplumu” adlandırmasına damgasını vurdu. Böylece “bilgi toplumu” ve “bilgi çağı” kavramlarının önlenemez yükselişi, yeni “küresel çağ” sözcüğünün ışıltılı yörüngesinden ayrılamaz duruma geldi.
       Bu bağlamda bize “daha dayanışmacı, daha açık ve daha demokratik” olması kaçınılmaz bir yeni toplumun haberi verilir. Aslında “küresel bilgi toplumu” kavramı jeopolitik bir yapının sonucudur.
       Armand Mattelart, bu kitabın amacının, “hem bu ideal toplumun ana hatlarını çizen temel bilgi ve kavramları, incelemeleri ve tartışmaları, ‘bağlamlarına’ yerleştirmek, hem de taşıyıcısı olduğu inançların politik ve ekonomik karar vericileri, diplomatları ve beyin takımını harekete geçirerek, eylemi ve araştırmayı belli bir yönde götürerek, nasıl gerçeklik izlenimi yarattığını göstermek” olduğunu özellikle belirtir.
       Armand Mattelart’ın diğer eserleri, ‘İletişim Kuramları Tarihi’ ve ‘İletişimin Dünyasallaşması’.
       
       İletişim Yayınları, 136 sf.
       Çeviren: Halime Yücel Altınel
       Dizi: Başvuru - 34
       Tür: Edebiyat dışı
       


       
KİRLİ BEYAZ
       CIA, Uyuşturucu, Medya
       Alexander Cockburn - Jeffrey St. Clair

       
       Hayır! Amerika’da her şey kanun ve kurallara uygun işler; derin devlet, gizli operasyonlar, beyin kontrol deneyleri, mafyayla işbirliği, insan hakları ihlalleri, dünyanın dört bir yanında darbeler ve darbecilerle ortaklık, operasyonları için Kongre’den para çıkmazsa, halkına uyuşturucu satarak bulduğu parayı çeşitli işler için kullanmak, Nazi bilim adamlarını yargılanmaktan kurtarıp, deneylerine devam etmeleri için kendi topraklarına getirmek, insanlar üzerinde onların rızaları olmadan en tehlikeli ilaçlan denemek, onları sakat bırakmak, delirtmek veya öldürmek, hatta yıllar boyu yavaş yavaş ölümlerini kayda almak, İtalya’dan Fransa’ya; Meksika’dan Çin’e tüm 20. yüzyıl boyunca halkların ve devletlerin kaderiyle oynamak oralarda olmaz.
       CIA ajanı olduğu ortaya çıkan pek çok gazeteci olsa dahi, basın, olayların üstünü örtmek için bilinçli bir çabanın içine girmiş olamaz.
       Yukarıdakiler tamamen komplo teorisidir; her ne kadar tüm bunlar ABD’nin resmi belgelerinde, Kongre soruşturmalarında, müfettiş raporlarında yer alsa bile ...
       Biz hangi kanıt getirilirse getirilsin, ne kadar spekülasyondan uzak ve belgelerle konuşulursa konuşulsun bunlara inanmıyoruz ve siz de bizdenseniz bu kitabı siz de okumayın!
       
       Gelenek Yayınları, 426 sf.
       Çeviren: Arif Başaran
       Dizi: Modern Zamanlar - 1
       
 
       
    MSNBC News 2 Mart haftasının kitapları
MSNBC News 24 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 17 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 10 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 3 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 27 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 20 Ocak haftasının kitapları
TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları