Home page
Haber Menüsü


2 Mart haftasının kitapları
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, kitap haftamızın günleri içinde olması vesilesiyle, ‘kadınlara’, kadın - dünya, kadın - politika, kadın - din ve elbette kadın - erkek konularına değinen bir ‘yeni kitaplar’ seçkisi hazırladık.
NTV-MSNBC
    2 Mart 2004 —  “... aşk bir ruh hâlidir erkek için - daha fazlası değil - kadın içinse aşk, yaşam ve ölümdür.” (Ella Wheeler Wilcox)  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


       
MUZLAR, PLAJLAR VE ASKERİ ÜSLER
       Feminist Bakış Açısından Uluslararası Siyaset
       Cynthia Enloe

       
       Genelde, ‘uluslararası siyaset’ denildiğinde, akla ilk gelenler, hostesler, kartpostallar, fahişeler, muzlar, kot pantolonlar ve hizmetçiler değildir. Ancak Cynthia Enloe, artık hem uluslararası siyaset, hem de feminizm konusunda bir klasik olarak nitelendirilen ‘Muzlar, Plajlar ve Askeri Üsler’ kitabıyla bu yanılsamamızı değiştirmek niyetinde. Çünkü bütün bunlar, gerçekte, uluslararası siyasetin birer yapıtaşıdır.
       Kitabın bu basımı, Ayşe Gül Altınay’ın önsözü ve yazarın Türkiye’den okuyucuları için yazmış olduğu ‘giriş yazısı’ ile güncellenmiş bulunuyor.
       Kültürel ve siyasi ekonominin iç içe geçtiği bu dünyada hükümetler, şirketler, kısaca var olan dünya düzeni, kadınlarla erkekler arasındaki ilişkileri kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirerek, hatta yaratılmış erkeklik ve kadınlık kavramlarını dayatarak ayakta kalabiliyor.
       Yaşamın farklı alanlarından örnekler sunan Enloe, milliyetçilik, Chiquita muzları ve Meksika’daki tekstil fabrikalarının ortak özelliğinin hatlarını çizerek, durumu net bir biçimde tasvir ediyor.
       Bu kitap, uluslararası siyaseti ve bu siyasetteki kendi rolünü gerçekten anlamak isteyenler için okunması gereken önemli bir yapıt.
       Doktorasını California-Berkeley Üniversitesi’nden almış olan Enloe, 1972 yılından beri Clark Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmakta.
       1981-1986 / 1999-2002 yıllarında aynı üniversitede Kadın Çalışmaları’na başkanlık yapmış.
       Öğretmenliği için defalarca ödüllendirilen Enloe, Fulbright ve Ford Vakfı dahil olmak üzere birçok araştırma bursuna hak kazanmış.
       Kitaplarında ve yazılarında yoğunlaştığı konular, küreselleşen ekonominin, militarizmin ve devlet yapılarının, kadınların hayatlarını nasıl etkilediği ve bu yapılarla kadınların nasıl baş ettiği.
       
       Çitlembik Yayınları, 301 sf.
       Çevirenler: Berna Kurt ve Ece Aydın
       Tür: Siyasi
       


       
MESAFEYİ AŞMAK
       Barış Mücadelesinde Kadınlar
       Cynthia Cockburn

       
       “Bu korkunç anıların yaşandığı dönemde, her Fransız, ya suç ortağı ya da kurbandı.” [Bohm Komitesi]
       
       Savaşlar ve çatışmalar, etnik gruplar arasındaki kadim düşmanlıklara bağlanır genellikle. Böylelikle etnik kimlikler ve kategoriler, tarihten ve toplumsal gelişmelerden koparılarak değişmez özlere indirgenir.
       Cynthia Cockburn ‘Mesafeyi Aşmak’ta, bu basmakalıp yaklaşıma ve köklü önyargılara meydan okuyarak harekete geçen kadınların mücadelelerini inceliyor.
       Kuzey İrlanda’da, Filistin/İsrail’de ve Bosna’da yürütülen projeler üzerinde odaklanan kitap, ‘sıradan’ diye nitelenen kadınların, barış ortamı yaratmaya yönelik cesur girişimlerine ışık tutuyor: Kuzey İrlandalı Katolikler ile Protestanlar, Filistinliler ile İsrailli Yahudiler ve Bosna’da Müslümanlar ile ‘diğer kesimler’, arasında köprü kurma süreçlerine ilişkin anlatılanlar etkileyici.
       Söz konusu ülkelerdeki çatışmaları tarihsel bir bağlama yerleştiren Cockburn, kadınların kadınlar için hayata geçirdikleri projeleri değerlendirirken, uluslararası kadın dayanışmasının rolünü irdeliyor.
       Bu projelerde yer alan kadınların, katıldıkları bir ortak atölye çalışmasıyla birbirlerine (ve araştırmacıya) öğrettikleri de, son derece ilgi çekici. ‘Mesafeyi Aşmak’ın ufuk açıcı yönlerinden biri de, kimlik, iktidar ilişkileri, çatışma, cemaat sınırları üzerine derinlikli kuramsal tartışmalar ile eylemler arasındaki etkileşimi çarpıcı bir biçimde göstermesi.
       Yaşanan bütün trajedilere rağmen sürdürülen barış mücadelesinin zengin deneyimlerini ve kazanımlarını sergileyen, insana umut veren bir kitap bu.
       
       İletişim Yayınları, 328 sf.
       Çeviren: Ebru Kılıç
       Dizi: Araştırma-İnceleme -160
       Tür: Araştırma
       


       
KAN KARDEŞLER
       Kadınların Belleğinde Fransız Devrimi
       Marilyn Yalom

       
       Marilyn Yalom, devrimi, onu bizzat yaşayan kadınların bakış açısıyla aktarıyor. Fransız Devrimi’nin, “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” vaatleri kadınlar için geçerli olmasa da, ‘Kan Kardeşler’ ile, devrimin kadın tanıklarının sesleri nihayet tarihe iade ediliyor.
       Kitap boyunca Marilyn Yalom, devrimin yanında ya da karşısında olmadan, feminist bir akademisyen kimliği ile kadınların deneyimlerine odaklanıyor; adları tarihe mal olmuş kadınlar kadar, diğerlerinin tanıklığına da yer veriyor. Her kesimden kadının coşkusunu, acısını, devrim üzerine düşüncelerini gözler önüne sererken, kökten toplumsal değişim dönemlerinde yaşananlara da ışık tutmuş oluyor.
       Marilyn Yalom, daha önce yine Çitlembik Yayınları’ndan yayımlanan ‘Memenin Tarihi’ ve ‘Antik Çağlardan Günümüze: Evli Kadının Tarihi’nde de olduğu gibi alternatif tarih anlayışı ile, ‘kadınların tarihi’ne ve tarihin yeniden yazılmasına katkıda bulunuyor.
       Stanford Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Enstitüsü’nde üst düzey araştırmacı olan Marilyn Yalom, Çitlembik Yayınları tarafından 2002’de çıkarılan kitapları dışında ‘Maternity, Mortality and the Literatüre of Madness’ kitabının yazarı.
       1992 yılında Fransız hükümetince kendisine Officier des Palmes Academiques nişanı verilen Yalom, eşi yazar Irvin Yalom ile birlikte Kaliforniya’da yaşıyor.
       
       Çitlembik Yayınları, 304 sf.
       Çeviren: Neşenur Domaniç
       Tür: İnceleme - araştırma
       


       
PHILO- SOPHIA-LOREN
       Dücane Cündioğlu
       
       Müslüman kadının sorunları, çağdaş kadının da sorunları. (...)
       Bugün bazı kadınlar arasında, özgürlük, ‘daha az kadın’, ‘daha az anne’, ‘daha az eş’ olmakla eşdeğer.
       Evin yerini sokak, mutfağın yerini büro, anneliğin yerini sekreterlik, mahremiyetin yerini teşhir aldıkça kadının erkekleşmesi kaçınılmaz.
       Hiçbir kadın, biyolojisinde varolan doğurganlık özelliğini başkalarına devredemeyeceği gibi, doğurganlığın kendisine bahşettiği annelik gibi diğer özelliklerini de devredemez.
       Modernleşme / dünyevileşme projesinin ‘sözde’ eşitlik söylemi, kadını erkekleştirmekle kalmadı; dişileştirdi de.
       “Doğurganlığından vazgeçen bir dişi”nin, aile kurmak isteyen bir erkek tipince değil, onun sadece dişiliğinden yararlanmak isteyen bir erkek tipince çekici bulunması gayet normal. Doğurganlığın, çekiciliğini kaybetmesi halinde çocuğun, anneliğin ve dolayısıyla, ailenin de çekiciliğini kaybedeceği muhakkak.
       Bu sorunlar tartışma kapsamına alınmadıkça, ne İslam’ın kadın tasavvuru, ne modern dünyada müslüman kadının yeri, ne de olması gereken ile olan arasındaki irtibatın sıhhati konuşulabilir. [Arka kapak yazısından]
       
       Gelenek Yayınları, 130 sf.
       Dizi: Dücane Cündioğlu Kitaplığı -2
       


       
İRAN BİR ERKEK DİKTATÖRLÜĞÜ
       İpek Çalışlar - Oral Çalışlar
       
       “... Nereye başımızı çevirsek, kadınların ve erkeklerin bu sistemden bıktığına, kadınların yirmi beş yıldır süren erkek despotizmine karşı yürüttükleri kararlı mücadeleye tanık olduk. Bu kitap, gezi öncesi ve sonrası sürdürdüğümüz araştırmaların, gözlemlerimizin ve İranlı aydınlarla yaptığımız görüşmelerin ürünü. İran’ı anlamaya çalışanlara yardımcı olacağına inanıyoruz.”[İpek Çalışlar - Oral Çalışlar]
       
       Bir tür gezi kitabı olan ‘İran Bir Erkek Diktatörlüğü’, iki usta gazetecinin kaleminde inceleme-araştırma özelliği kazanıyor.
       İpek Çalışlar ve Oral Çalışlar’ın gezi öncesi ve sonrasında sürdürdüğü gözlemlerini ve İranlı aydınlarla yapılan görüşmeleri dile getiren kitap, İran’ı anlamaya çalışanlar için kılavuz olma özelliğine de sahip.
       “İran’a ‘Doğu Konferansı’ adı verilen bir heyetle gittik,” diyor İpek Çalışlar. “Bu Konferans, Türkiye’nin doğusunda bulunan komşu ülkelerin aydınlarıyla temas kurmayı ve ABD’nin bölgedeki hesaplarına karşı yeni bir anlayış geliştirmeyi amaçlıyor. Şimdiye kadar Doğu’yla ilgili bilgileri hep Batı kaynaklarından öğrenmiştik. İlk kez kaynağa gidiyorduk...”
       Mehmet Bekaroğlu, Ömer Laçiner, Nuray Mert, Yıldız Ramazanoğlu Kavuncu, Hakan Albayrak, Ferzan Yıldırım, Dilek Dündar, Tuncay Akgün, Yılmaz Ensaroğlu, Aydın Çubukçu, Ferhat Kentel, Halil İbrahim Sarıoğlu, Etyen Mahçupyan, Hrant Dink, Nihat Genç, Eşber Yağmurdereli, Mete Çubukçu, Özgül Apaçe, Sumru Yağmurdereli, Selçuk Caydı, Şinasi Haznedar, Aydın Bolkan, Kezban Bülbül, Şehmuz Ülek, Kenan Çamurcu gibi isimlerin oluşturduğu Doğu Konferansı, komşumuz olan Doğu ülkelerinin aydınlarıyla temas etmeyi, onları tanımayı ve bu ülkelerin insanlarıyla daha sıcak ilişkiler kurmayı amaçlıyor.
       İran’da bir hafta kalan heyettekiler, 22-29 Eylül 2003 arasında bir hafta boyunca önde gelen muhalifler başta olmak üzere, İran’daki her eğilimden insanla konuşma olanağı buldu. İran’ın tanınmış gazetelerini, İran televizyon merkezini, ünlü Kum kentini, bu kentteki Feyziye Medresesi’ni, Humeyni’nin İran’dan ayrılmadan önce yaşadığı evi; haklarıyla, tarihi köprüleri ve Nakşıcihan Meydanı’yla ünlü tarihi İsfahan kentini gezdiler. “İran’da özgürlük ve demokrasi isteyen İranlıları gördük. Nereye başımızı çevirsek, kadınların ve erkeklerin bu sistemden bıktığına tanık olduk,” diyor İpek ve Oral Çalışlar.
       “Bir haftalık İran gezimiz, bizde çok değişik duygular yarattı. 1979 yılında Şah’ı yıkıp tam kurtulduklarını düşünen İranlılar, beklemedikleri başka bir baskı rejimiyle karşı karşıya kalmışlardı. Kendi içindeki farklılıkları yok ederek iktidara tek başlarına egemen olan mollalar, 25 yıllık süre içinde halkın hayatını çekilmez hâle getirmişlerdi.”
       ‘İran Bir Erkek Diktatörlüğü’, İran’ın geçmiş ve gelecek yönetimlerine de gazeteci penceresinden yaklaşıyor.
       
       Gendaş Kültür Yayınları, 128 sf.
       Dizi: Politika - 8
       Tür: Siyasi - gözlem
       


       
ERKEKLER DEĞİŞİR Mİ?
       Sevgiliyken Prens, Evliyken Kurbağa
       Regine Schneider

       
       “... aşk bir ruh hâlidir erkek için, - daha fazlası değil - kadın içinse aşk yaşam ve ölümdür.” (Ella Wheeler Wilcox)
       
       Ya öptüğünüzde, prensiniz kurbağaya dönüşüyorsa! Erkeklerin, kadınları tavlamak için verdikleri uğraş genellikle ‘av’ ele geçince aniden sona erer. Amaçlarına ulaşır ulaşmaz iltifatlar azalır, çiçekler seyrekleşir, hediyeler sıradanlaşır.
       Kısacası normal yaşamlarına geri dönerler. Başlangıçtaki prens, öpüştükten sonra adeta bir kurbağaya dönüşür.
       Schneider’a göre erkek tipleri; Cimriler (Soğuk nevaleler, pasaklılar, pintiler, vücut manyakları); Gözüpekler (Tam erkekler, aslanlar, yeni erkekler); Köktenciler (Esoterikçiler, suskunlar, tamirciler); Tedirginler (Korkaklar, ana kuzuları, evhamlılar) gruplarından müteşekkil.
       Regine Schneider’in yapıtı, kadın-erkek ilişkilerine psikolojik yaklaşımları ile dikkat çeken bir inceleme; yazarının ilişkilerden örnekler de sunduğu ‘Erkekler Değişir mi?’ şüphesiz kadın gözü ile yazılan bir kitap.
       ‘Erkekler Değişir mi?’, bir ilişkinin en can alıcı noktası ile başlıyor: ‘Dönüşüm’. Şöyle diyor Regine Schneider “Bugün kadınlar hâlâ şunu soruyorlar: “Erkekler neden böyleler?” ve “Onları değiştirebilir miyiz, yoksa onları böyle mi kabul etmek zorundayız?”
       Onlarca yıldır biyologlar, psikologlar, antropologlar ve sosyologlar da şu soruyu yanıtlamaya çalışıyorlar: Erkek, doğanın bir hatası mıdır?”
       Profesör Rainer Knussmann ise, bu konuda daha da ilginç bir açıklama getiriyor: “Erkek, hâlâ, oldukça yoğun bir şekilde hayvansı aşamadadır.”
       Knussmann, kadınların ilişki içindeki tutumlarını, ‘evrimin yüksük evresi’nde ve ‘genetik olarak daha gelişmiş’ olarak görüyor.
       ‘Erkekler Değişir mi?’, erkeklerin dönüşümlerini anlama yolunda okurlarına yardımcı olmaya aday bir kitap; tabii bunun için önce erkeğin ne hissettiğinin ve düşündüğünün bilinmesi gerekiyor. Bunun için de kitabın yazarı sürekli sorulup duran şu soruları yanıtlamaya çalışıyor:
       Erkeğin, bir zamanlar gizlenen ve sonra birden bire ortaya çıkan hangi niteliklerini düzenlemeliyim? Bunu nasıl yapabilirim? Erkeği nereye kadar değiştirebilirim? Çift terapisi ne getirir? Bir ilişki için bir erkekten ne kadar çaba talep edebilirim? Erkekler değişti mi? Daha duyarlı hâle mi geldiler yoksa eskisinden daha mı maçolar? Verimli bir ileşitim nasıl olmalıdır, nasıl işler?
       Ayrıca şu önemli sorularında altı çiziliyor: Neden tam da ona kapıldım? Bunun benimle ve benim gelişimimle ilgisi nedir?
       Regine Schneider, ‘Erkekler Değişir mi? - Sevgiliyken Prens, Evliyken Kurbağa ‘da, kadınların ve erkeklerin farklı beklentilerini ve farklı davranış kalıplarını inceliyor ve mutlu bir ilişkinin yolunu gösteriyor.
       
       Gendaş Kültür Yayınları, 240 sf.
       Almanca’dan çeviren: Nafer Ermiş
       Dizi: Toplumsal Kültür-4
       Tür: Edebiyat dışı
       


       
HAZRETİ MUHAMMED DEVRİNDE KADIN
       Prof.Dr. Rıza Savaş
       
       ‘Hazreti Muhammed Devrinde Kadın’, Peygamber devrinde, kadınların, aile ve kamu hayatında konumu, sosyal ve hukukî vaziyetleri, giyim-kuşamları, dinî hayatta ve eğitimdeki rolleri başta olmak üzere genel ve ilmî bir çerçeve ortaya koyarak, dönemin gerçek bir fotoğrafını çekme amacını taşımakta.
       Kitapta, çok tartışılan şu gibi sorulara cevaplar verilmekte:
       Kadın, boşama yetkisine nasıl sahip olur?
       Asr-ı Saadet’te kadınlar, hangi bitkisel kozmetik ürünlerden yararlanıyorlardı? Saç bakımlarını nasıl yapıyor, hangi ürünleri nasıl kullanılacak hâle getiriyorlardı?
       Kadınların cinsel sorularına Hz. Peygamber nasıl cevap verdi?
       Kadın erkeğe imamlık yapabilir mi?
       
       Gelenek Yayınları, 247 sf.
       Dizi: İslam Tarihi - 2
       Tür: Dinî / İnceleme
       
 
       
    MSNBC News 24 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 17 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 10 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 3 Şubat haftasının kitapları
MSNBC News 27 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 20 Ocak haftasının kitapları
MSNBC News 13 Ocak haftasının kitapları
TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları