Home page
Haber Menüsü


 
Hülya Avşar neden markaymış?
 
Burası Türkiye. Burada kolayına kaçmak, uydur kaydır iş yapmak ve başkasının emeğinden geçinmek en gözde meslek.
 
Hakan Yaman
NTV-MSNBC
 
5 Aralık 2003—  Son yıllarda farklı bir kitap tipi türedi. Önce bir televizyon ünlüsü bulup ismine iki tutam magazin haberi ekiyor, sonra da oluşan harcı başkalarının düşüncelerine bulayıp, hepsini kıvama gelinceye kadar kısık pazarlama ateşinde kaynatıyorlar. Ortaya, hazır çorba zahmetsizliğinde bir kitap çıkıveriyor.

   
 
       
   
MSNBC News Hakan Yaman: Hülya Avşar bal gibi de bir markadır!
MSNBC News Hakan Yaman: Siz, böyle mi güven sağlayacaksınız?
MSNBC News Hakan Yaman: John Nash'i elimden nasıl kaçırdım ?
MSNBC News Hakan Yaman: Eski köye yeni e-devlet...
MSNBC News Hakan Yaman: Paramı çal ama ideolojime dokunma...
MSNBC News Hakan Yaman: Nemaların kardeşliği
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Fuarlarda böyle kitaplar için imza günleri bile düzenleniyor. Kuyrukta, sırf ünlüyü yakından görebilmek için bekleyen bir grup hayran. Demek ki kitap, okunacak ve ilham alınacak bir yayın olmaktan çıkmış, üzerine imza atmak için basılan bir tür vesikalık fotoğrafa dönüşmüş.
        Geçen gün kitapçıdayım, yeni çıkanlar rafında böyle bir kitap: “O Bir Marka, Hülya Avşar.” Kasım 2003’de Turuncu Yayınevi’nden Ali Bolat’ın editörlüğüyle yayımlanan kitap ilgimi çekti. Öncelikle, marka konusuyla, özellikle de “marka kişi”lerle ilgileniyorum.
       Ayrıca, Hülya Avşar’ın geçen seneki Marka Konferansı’ndaki konuşması sonrası patlayan; “Avşar marka mıdır, değilse ne menemdir?” tartışmalarıyla ilgili NTVMSNBC’de bir yazı yazmıştım.
        Zaten kapak “al beni eve götür” diyor. Kabartmalı mabartmalı bir başlık ve Hülya Hanım’ın profilden çehresi. Arka sayfada da dünyaya meydan okuyan sözü: “Bir gün benden güzeli çıkarsa, ikinciliğe düştüğümü ilk ben söyleyeceğim.” Bu abartılı yemin, bana, kendimizi sadece kendimizle karşılaştırdığımız kapalı ekonomi yıllarımızı hatırlattı.
        Merakım bu kadar kışkırtılınca kitabı sepete atmaktan başka çarem de kalmadı. İlk 90 sayfada, internet aramalarından bulunan ucuz magazin arşivi ve Avşar’ın, bir Türk filminden kopyalandığı izlenimini veren özgeçmişi var. Sonra Kaya Çilingiroğlu’nun hiç ama hiç merak etmediğim hayat hikâyesi.
        Editör, diğer sayfaları Ayşe Arman ve Perihan Mağden’in yazılarıyla bir güzel kolâjlamış. Kitap, deli kızın çeyizi gibi uyumsuz ve akışı olmayan bir dolu tele-vole parçadan ibaret.
       
BAŞLIKTA “MARKA” DEMİŞTİNİZ, O NEREDE?
        Ben kitapta, içi dolu bir yorum veya marka bilgisi aradıkça, karşıma televizyondaki magazin programlarının yazılı iz düşümü çıkıyor. Anlıyorum ki başlıktaki “marka” lâfı makyaj, daha amiyane tabirle “tıraş.” Sadece kitaba bir hava vermek ve benim gibi safdilleri avlamak için kullanılmış.
        Bu civarlarda gezinirken, Avşar’ın, “O kadına teşekkür etmem gerekir. Bir gece de olsa kocamı mutlu edebildiği için.” gibi örnek olay yorumlarıyla karşılaşıyorsunuz. Başkası olsa, olayı duyar duymaz boşanır ve yılların marka birikimini bir celsede çöpe atardı. Oysa Hülya Hanım, markaların, ayran gönüllü olmamaları gerektiğinin fazlaca farkında.
        “Bu kadar derin (!) bir yaklaşım beni aşıp bazı sosyal bilimlerin inceleme alanına giriyor” diyerek yoluma devam ediyorum.
        İşte bu sırada karşıma, “Markalaşma Yolunda Avşar Kızı” başlıklı bölüm çıkıyor. “Tamam” diyorum, “sonunda paramın ve zamanımın karşılığını alacağım.” Okumaya başlıyorum, ama cümleler biraz, düzeltiyorum, fazlasıyla tanıdık. Bunlar hık demiş, benim 25 Aralık 2002 tarihinde NTVMSNBC’de yayımlanan ” Hülya Avşar bal gibi de bir markadır” başlıklı yazımın burnundan düşmüş.
        Yazı bire bir tekrarlanmış, ama alıntının kimden ve nereden yapıldığı bilgisi yok. Bu yüzden de okuyan, içeriği, yazarın kendi düşünceleri zannediyor. Bölümün sonlarına doğru, ilgisiz bir yerde, ismim yasak savmak için veriliyor, ama yazı, tarih ve mecra ayrıntısı yine yok.
        Benim yazı da öksüzdoyuran bereketindeymiş; 190 sayfalık kitabın temiz 11 sayfasını kotarmaya yetmiş. Zaten kitabın başlığıyla anlatılanların örtüştüğü tek yer de burası.
        Paramın boşa gitmesine mi yanayım, yoksa yazımın isim verilmeden kullanılmasına mı kızayım karar veremiyorum...
        Alıntı yapmanın da bir raconu var değil mi? Bir yazıyı alıyorsan, kaynağını bütün ayrıntılarıyla vereceksin. İster içeriği böl ister bir bütün olarak kullan, her defasında hangisi başkasının çalışması hangisi senin fikrin açıkça belirteceksin.
        Yok, kendini o kadar zorlamak istemiyorsan, bu işe hiç girişme. Kimse seni “Kitap yaz, yoksa kendimi köprüden atarım” diye tehdit etmiyor ki...
        Ama burası Türkiye. Burada kolayına kaçmak, uydur kaydır iş yapmak ve başkasının emeğinden geçinmek en gözde meslek...
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları