Home page

Haber Menüsü


Hakan Yaman
 
Süreyya Ayhan, Elvis’i geçebilir miydi?
 
Şimdi Süreyya birinci seçilince atletizmimiz birden kalkınacak ve eksikliklerimiz yamanacak, öyle mi? Bırakalım bu yapaylıkları. Atletizme ne kadar fon ayrılacak, kimler sponsor olacak? Nasıl yeni atlet yetiştireceğiz?
 
 
18 Kasım—  Sabah yarı uykulu, gazete ve site haberlerini kahvaltı niyetine atıştırırken bir konu boğazıma takıldı. Anadolu Ajansı’nın aşağıda verdiğim haberinde yazdığı gibi, bizim federasyon tüm ulusu Süreyya Ayhan için oy kullanmaya çağırıyordu. İnanmadım, Türkiye Atletizm Federasyonu’nun internet sitesine girip kontrol ettim. Doğruydu. İşte haberin tam metni:

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  “ANKARA (A.A) - 12.11.2002 - Atletizm Federasyonu, Süreyya Ayhan‘ın dünyanın en iyi bayan atleti seçilebilmesi için, sporseverleri yardıma çağırdı. Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından, dünyanın en başarılı atletlerini belirlemek amacıyla her yıl geleneksel olarak organize edilen yarışmanın bu yılki adayları arasında, Avrupa Şampiyonu ve Dünya Kupası Birincisi Süreyya Ayhan da yer alıyor.
        Atletizm Federasyonu, dünyanın en başarılı atletlerinin, Avrupa Atletizm Birliği‘nin (EAA) resmi internet sitesinden, (http://www.european.athletics.org/main.php/id=poll//eaapoll2.php) verilecek oylarla belirleneceğini belirterek, sporseverlerden Süreyya Ayhan lehine oy kullanmalarını istedi. Dünyanın en başarılı erkek ve bayan atletleri, 15‘er isim arasından oylamayla belirlenecek.”
       
DEVEYE “NEDEN BOYNUN EĞRİ?” DEMİŞLER...
       
Nereden başlamalı bilmem ki: Federasyonun yaptığı çağrının düşündürdüklerinden mi, yoksa Anadolu Ajansı’nın hatalarından mı? Önce haberi düzeltip konuyu gerçeklere yaslayalım: Bir kere, seçilecek olan “dünyanın” değil “Avrupa’nın” en iyi atletleri. Ödülün tam adı da: “Waterford Crystal European Athlete of the Year Trophy 2002”, yani “Waterford Crystal 2002, Avrupa’nın En İyi Atleti Ödülü.”
        Bu yıl onuncusu düzenlenen yarışmada, atletizmseverler favori erkek ve bayan atletleri için 15 Aralık tarihine kadar oy verebilecekler. Haberde yer alan site adresi bir başka yanlış. Doğrusu: www.european-athletics.org .
        Oy verme yöntemi ise şöyle: Her iki kategoriden sadece beşer sporcu seçip onları sıralamaya sokuyorsunuz. En beğendiğinizi birinci sırada işaretliyorsunuz ve o atlet beş puan alıyor, sonra ikinci sıradakine dört puan. Diğer üçü de benzer şekilde puanlanıyor...
        2001 yılında, Litvanyalı disk atıcı Virgilijus Alekna’yı vatandaşları “torpil” oylarıyla Avrupa üçüncüsü yapınca, komite değerlendirme prosedürünü değiştirmek zorunda kaldı. Bu yıldan itibaren, nihai değerlendirme öncesi ülke sıralamaları yapılacak. Böylece ulusların, kendi atletine verecekleri oyların etkisinin azaltılması amaçlanıyor. Başka bir deyişle, bizim, Ayhan için kullanacağımız oylar onun sadece Türkiye sıralamasında birinci olmasını garanti ediyor. Avrupa birincisi olabilmesi için, başka ülkelerin de başarılı sporcumuza oy vermesi şart.
        Bilgi olması için geçtiğimiz dokuz yılın yarışma sonuçlarını da verelim.
       Erkekler
       1993 Linford Christie, İngiltere
       1994 Colin Jackson, İngiltere
       1995 Jonathan Edwards, İngiltere
       1996 Jan Zelezny, Çekoslavakya
       1997 Wilson Kipketer, Danimarka
       1998 Jonathan Edwards, İngiltere
       1999 Tomás Dvorak, Çekoslavakya
       2000 Jan Zelezny, Çekoslavakya
       2001 André Bucher, İsviçre
       Bayanlar
       
1993 Sally Gunnell, İngiltere
       1994 Irina Privalova, Rusya
       1995 Sonia O’Sullivan, İrlanda
       1996 Svetlana Masterkova, Rusya
       1997 Astrid Kumbernuss, Almanya
       1998 Christine Arron, Fransa
       1999 Gabriela Szabo, Romanya
       2000 Trine Hattestad, Norveç
       2001 Stephanie Graf, Avusturya
        Avrupa’nın en iyilerinin seçileceği bu yarışmanın yanı sıra bir de, Uluslararası Atletizm Federasyonu IAAF’in “2002’de Dünyanın En Başarılı Erkek ve Kadın Atletleri ödülü” var. Aday olarak belirlenen on erkek ve on kadın sporcuyu, Uluslararası Atletizm Fonu’nun (IAF) görev verdiği uzmanlar seçiyor. Süreyya Ayhan da aday on bayan atletin arasında yer alıyor. Ödüller, 17 Kasım 2002 Pazar günü Monte Carlo’da düzenlenen Dünya Atletizm Gala’sında açıklandı. Meraklısı için Uluslararası Atletizm Federasyonu’nun sitesi: www.iaaf.org. (Yarışmanın sonuçlarıyla ilgili haberi NTVMSNBC’de bulabilirsiniz)
       
ATATÜRK ELVİS’İN ÖNÜNDE AÇIK FARKLA BİRİNCİ!
       
Şimdi gelelim felsefe hatalarına. Benzer bir kampanyayı, ama çok daha güçlü bir seferberlik ruhuyla iki üç sene önce yine yaşamıştık. Time dergisi, yanlış hatırlamıyorsam, yüzyılımızın “en”lerini seçiyordu. Atatürk’ün birinci seçilebilmesi için, basınımız, eli kalem tutan ve klavye tıkırdatabilen her Türkü, derginin internet sitesinde oy vermeye çağırmıştı.
        2001 baharında Birey Yayıncılık’tan çıkan “Esir Çocuklar Cehennemi” isimli kitabında Mehmet Altan, o günlerde düştüğümüz komik durumu şöyle anlatıyor: “Atatürk, Time’ın anketinde sanatçılar kategorisinde Elvis Presley ve Bob Dylan’ı; girişimciler kategorisinde Bill Gates ve Henry Ford’u; bilim ve tıp adamları kategorisinde Einstein’ı; kahramanlar ve maceracılar kategorisinde Neil Armstrong’u geride bırakarak her dalda birinci sıraya yerleşmiş...Türkiye liderini en sanatçı, en girişimci, en bilimci, en kahraman olarak tanımlayarak, dünyanın matrak geçtiği bir gariplik sergilemiş oluyor. Sadece övünme ve övmenin serbest, yerginin ve özeleştirinin yasak olduğu bir toplumun farklı bir resim vermesi de pek mümkün değil zaten...Time anketinde yer alan onca farklı millete mensup insan arasında, dünyayı kendisiyle dalga geçirtecek bir münasebetsizliği bizim yapmamız bir tesadüf mü?”
        Yazık, Süreyya Ayhan önemli bir fırsatı kaçırmış; o yıllarda bugünkü kadar başarılı ve ünlü olsaydı, belki o da ankette Elvis’i ve Bill Gates’i geçebilirdi!...
        Altan devam ediyor: “Time anketinden çıkan en üzücü sonuç, Türkiye’nin hem ‘bireysellikten’, hem de ‘çokseslilikten’ ne kadar uzak olduğunu bir kez daha sergilemesidir. Bir yabancı derginin bizden başka pek kimsenin isteriye dönüştürmediği anketinde, tercihini Atatürk dışında kullanabilen, örneğin, bilim adamları kategorisinde Einstein’a, girişimciler arasında da Bill Gates’e oy veren, devlet adamları arasında da daha değişik bir sıralamaya giden kaç Türk çıkar acaba? Ya da böyle bir tek kişi var mı? Aynı ankette Saddam katılsa, Irak da bizim gibi mi davranırdı, yoksa farklı mı?”
       
BİZ YAPTIK, SÜREYYA AVRUPA’NIN EN İYİSİ OLDU
       
Süreyya Ayhan haberini görünce, zaten çift dikiş ilerleyen toplumsal bilincimizin, Time anketinden bu yana hala aynı sınıfı okuduğunu anladım. Ama sporsever olarak bizde de hata var. Böyle bir hatırlatma kampanyasını, atletizmde ilerlemiş bir ülkenin federasyonu başlatır mıydı? Besbelli sporu kazanmayla o denli eşleştirmişiz ki, 1500 metrenin son turuna (!) gelinceye kadar atletizm aklımızın kenarından bile geçmiyor. Yani, federasyonumuz bizi uyarmasa böyle bir yarışmadan haberimiz olmayacak.
        Ya Federasyon? Başarısı çoktan kanıtlanmış bir sporcumuza neden destek olmamız isteniyor? Hemen yanıt vereyim: Bu tür çabalar, özgüven eksikliğine işaret. Övmeye gelince yere göğe sığdıramadığımız sporcumuzun, ankette diğer adaylardan geride kalacağına o kadar inanmışız ki, ezilmesin diye “memleketlilerini” yardıma çağırıyoruz. Halbuki Ayhan’a “piyango” muamelesi yapmanıza gerek yok; o zaten elit bir atlet ve kazanmaya devam edecek.
        Diyelim ki milyonlarca Türk, milli görevini yerine getirip oyunu verdi. O zaman, Ayhan’ın yarışmadaki başarısının sorgulanmasına da neden olmaz mısınız? Yani var sayalım Ayhan, verilen oylarla üçüncü seçildi; atletimizin hak ettiği ödül, Time dergisi anketinde yaşandığı gibi değerini yitirmez mi? Zaten yukarıda açıkladık; organizasyon komitesi bu yıl şark kurnazlıklarına karşı önlemini almış.
        Bu yaklaşımın bir başka nedeni de, başkalarına olduğumuzdan daha hoş ve başarılı görünme isteğimiz. Doğal halimizle, başkalarına vermeye çalıştığımız görüntü arasında milyonlarca ışık yılı fark var. Örnek mi? Misafir odalarımız; yani, ayda taş çatlasa bir iki kere kullanılmasına rağmen, kuluçkada gibi sıcak ve temiz tuttuğumuz, evlerimizin pek muhtemel en güzel köşeleri.
        Yanlışlarımız ise düzeltilmesi gereken aksaklıklardan ziyade ayıp ve mahremdir; namus misali. Hemen örtbas edilmeye çalışılır. Oysa eksiklikleri düzeltmenin ilk adımı gerçeklerle yüzleşmektir.
        Şimdi Süreyya birinci seçilince atletizmimiz birden kalkınacak ve eksikliklerimiz yamanacak, öyle mi? Bırakalım bu yapaylıkları. Atletizme ne kadar fon ayrılacak, kimler sponsor olacak? Nasıl yeni atlet yetiştireceğiz? Atletizmi okullarda nasıl yaygınlaştırırız? Onları konuşalım...
       Not: Atletizm Federasyonu’nu aradım. Nazik bir beye durumu aktardım. Yarışma prosedürünü Avrupa’dan öğrenip bana bilgi vereceğini söyledi. Bu yazıyı gönderdiğim saatte henüz bir haber almamıştım.
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları