Home page

Haber Menüsü


Hakan Yaman
 
Samurayın demeci
 
Galatasaray’ın teknik patronunun demeci, samurayların intihar etmesine benziyor. Ortada eleştirecek birisi ve tartışacak bir konu kalmıyor. Terim’in, maçtan sonra üzerine gelenlerin görüşlerini dinlemesi çok daha cesurca olurdu.
 
 
10 Kasım—  Derbi öncesindeki gerginlikler, ligde hızlanarak azalan rekabet ve heyecanın imdadına yetişti. Planlı bir pazarlama stratejisi mi acep? Ne günlere kaldık. Artık, sadece futbol değil, kavga izlemek için de televizyonun karşısına geçiyoruz. Gazinolarda assolistten önce çıkan, sıradan şarkıcılar gibi, kavga ve şiddet haberleri maç başlayana kadar seyirciyi oyalar oldu.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Neyse, malum sonuç alındıktan sonra Galatasaray’ın hocası durumu özetliyor: “Bunda sorumlu varsa ne başkan, ne de yönetim kuruludur. Tek suçlu benim. Galatasaraylılar bunu hak etmedi. Onlara böyle bir şey yaşatmaya hakkımız yok. Futbolcularıma da bir şey diyemem. Transferinden, sisteminden, taktiğine kadar bu yenilginin faturası bana ait. Bunu birilerinin ödemesi gerekir. O kişi de benim. Başkan ve yönetim kurulunun haksız olmadıklarını söylemek adına faturayı ödemeye hazırım.”
       İlk duyduğunda taraftar: “Helal olsun abi, bak delikanlı gibi hatasını kabul etti” der. Başkaları ise: “İşte liderin özelliklerinden birisi; astlarını ezdirmedi, sorumluluğu üstlendi” filan gibi ahkam kesebilir.
       Eğer spor; oyuncu, teknik ekip, taraftar ve yöneticisiyle ortak bir çaba gerektiriyorsa, yenilginin ve mağlubiyetin açıklaması aynı olmalı. Öyleyse komik bir şey deneyelim. Galatasaray’ın çok önemli bir başarı kazandığını, örneğin, Şampiyon Kulüpler’de final oynayacağını varsayalım ve Fatih Terim’in aynı demecini, o maçın basın toplantısı için uyarlayalım: “Bunda sorumlu varsa ne başkan, ne de yönetim kuruludur. Bu başarı benim eserimdir. Galatasaraylılar bunu hak etti. Onlara böyle bir şey yaşatmak güzeldi. Futbolcularıma da bir şey diyemem. Transferinden, sisteminden, taktiğine kadar bu galibiyetin çabası bana ait. Bunu birilerinin üstlenmesi gerekir. O kişi de benim. Başarıyı üstlenmeye hazırım.”
       Peki başarıda ganimet herkese eşit paylaştırılıyor, veya paylaştırılıyormuş gibi yapılıyor da, başarısızlıkta insan neden kendini tek başına mahkum ediyor? Bence, bunun birden fazla açıklaması var.
       Birincisi, hak edilmiş olsa bile, toplumda bireysellik ve kendini açıkça övmek “ayıp” sayılır. Ama insanın felsefesi, davranışların satır aralarında kendisini daha iyi ifade eder. Size “imparator” diye tempo tutulduğundaki sessizliğiniz aslında en coşkulu yanıttır.
       
SAMURAYIN KILICI
       
Benim favori açıklamam ise başka. Onda da Terim’in kişiliği değil, toplumun DNA’sı daha fazla ağırlığa sahip. Bizim toplumda politik olmak, çoğu zaman bilgi ve beceriden daha çok işe yarar. Terim, basın toplantısında: “Evet, kötü bir sonuç ve kulüp adına taraftarlarımızdan özür dileriz (“Ben” değil “biz” lisanı), ama hala lideriz. Hatalarımızı herkesin yardımıyla irdeleyerek daha iyi olacağız. Bize güvenin” diyebilirdi.
       Oysa, o bunun yerine tartışmayı en çabuk bitiren yanıtı verdi. Galatasaray’ın teknik patronunun demeci, samurayların intihar etmesine benziyor. Ortada eleştirecek birisi ve tartışacak bir konu kalmıyor. Eleştiri ve geribildirim olmazsa, mağlubiyetler deneyime nasıl dönüşebilir? Terim’in, maçtan sonra üzerine gelenlerin görüşlerini dinlemesi ve soruları yanıtlaması çok daha cesurca olurdu.
       Eleştiriden kurtulmanın en politik-akıllı yöntemlerinden birisi, kendi başarısızlığınızı gereğinden fazla dramatikleştirmektir. Birisi hata yaptığında ona yükleniriz, ama aynı kişi, kendisini sizden daha ağır eleştirirse yanıtınız: “Canım abartma. O kadar da değil, sen değerlisin” türünden bir teselli olacaktır. Zaten dün, kulüp başkanı, Sezen Aksu’nun nostaljik “gitme dur ne olursun”unu seslendirmiş. İlk maçta da tribünler ona katılacaktır.
       
YANITIM, F) YUKARIDAKİLERİN HEPSİ
       
Bence Terim her şeye rağmen, bugün Galatasaray’ın bulabileceği en iyi teknik direktördür. Hata onda değil, sporumuzda ağırlığı olan tüm tarafların felsefi duruşlarında. Bu açıdan Terim’in tarzı, kendi kişiliği kadar toplumun zaafiyetlerini de yansıtıyor.
       Sporda başarı ve başarısızlık, bol faktörlü denklemlerin karmaşık etkileşimi sonucu belirlenir. Gelişmiş toplumlar, performansın zor bir açıklaması olduğunu kabul ederler. Resmin bir parçasını anladıktan sonra tüm evreni açıklamaya kalkmazlar. Bu nedenle başarısızlığı düzeltmek için herkesin katılımını ve çabasını şart koşarlar, çözümün zaman alacağını da iyi bilirler.
       NTVMSNBC’nin, “Taraftar sitelerinde fatura Terim’e” başlıklı haberi içinde yer alan ankette “Galatasaray’daki düşüşün nedeni” soruluyor. Seçenekler ise şöyle: a) Düşüş yok, b) Fatih Terim, c) Futbolcular, d) Yönetim, e) Taraftar ve e) Diğer.
       Ben, bu ankette kendime uygun bir seçenek bulamadım. Eğer bir düşüş varsa bunda herkesin payının olması gerekmez mi? Takım şampiyon olsaydı, aynı seçenekleri kullanıp yine anket yapılır mıydı?
       Değerli editörüm Murat Yığcı’ya not: Bu yorumum sonrası, beni sitedeki sanal kapının önüne koyarsan anlayışla karşılarım; ben politik birisi hiç olamadım ki!...
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları