Home page
Haber Menüsü


 
Bankacılık reformu ve ekonomik büyüme
 
Öz sermaye tanımının değişmesi ve tüm iştirakleri hesaba katacak konsolide bazda rasyolara uyma zorunluluğu ilk aşamada bankaların sağlayacağı kredi arzını sınırlayacaktır.
 
Erhan Aslanoğlu
NTV-MSNBC
 
21 Aralık—  İçinde yaşadığımız krizi en ağır hisseden sektörlerden birisinin bankacılık olduğuna kuşku yok. Hem işsizlik hem gelir kaybının ne anlama geldiğini bu sektörde çalışanlar fazlasıyla anlamış durumda. Bu süreç, ekonomik krizin temel nedenlerinden olan bankacılık sektörünün reform süreci tamamlanana kadar da devam edecektir.

   
 
       
   
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Teknoloji ve büyüme
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Ne kadar daralmışız?
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Reel kur endeksleri
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Artık büyümeye başladık mı?
MSNBC News Erhan Aslanoğlu: Yolsuzlukla mücadele
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Fakat, bankacılık reformu sadece bankacıları ilgilendirmiyor. Tüm Türkiye’de istihdam ve gelir düzeyinin artması bankacılık reformu ile yakından ilintili. Ekonominin kalıcı ve hızlı büyüyebilmesi ancak yatırımlardaki artış ile mümkün. Yatırımların en önemli kaynaklarından birisi ise bankaların sağladığı krediler. O halde, bakılması gereken bankaların kredi işlemleridir.
       
REFORMLAR BANKA KREDİLERİNE DÜZENLEME GETİRECEK
       İçinde bulunduğumuz dönemde bankalar ağırlıklı olarak yeni kredi vermeyi değil batık kredilerini kurtarmayı düşünmektedir. Son aylarda sık sık duyduğumuz aktif yönetim şirketinin kurulması, İstanbul yaklaşımı gibi oluşumlar sorunlu kredilerin çözümüne yönelik olmuştur. Devam etmekte olan bankacılık reformu ise, bankaların bundan sonra vereceği kredilere ilişkin önemli düzenlemeler getirmektedir.
       Yıl içerisinde çıkarılan sermaye yeterliliği yönetmeliği ve bankacılık kanunundaki değişiklikler bankaların kredi kararlarını önemli oranda etkileyecektir.
       Yapılan değişiklikler Türk bankacılığını uluslararası standartlara getirmeyi amaçlamaktadır. Öz sermaye tanımının değişmesi ve tüm iştirakleri hesaba katacak konsolide bazda rasyolara uyma zorunluluğu ilk aşamada bankaların sağlayacağı kredi arzını sınırlayacaktır. Ayrıca, piyasa riskinin de sermaye yeterliliği hesabında dikkate alınacak olması kredi arzını olumsuz etkileyebilir.
       
HER ÜLKEDE SORUN YAŞANDI
       Bankacılık sistemini uluslararası standartlara getirmeye çalışan gelişmiş ve gelişmekte olan her ülkede de benzer bir durum gözlemlenmiştir. Bu standartlar 1980’li yılların sonlarında oluşmaya başlamış, 1990’lı yıllarda önce gelişmiş daha sonra gelişmekte olan ülkelerde uygulanmaya başlamıştır.
       ABD, Japonya, İskandinav ülkeleri ve Güney Doğu Asya ülkeleri üzerine yapılan çalışmalar, bankacılık sisteminde söz konusu uluslararası standartların uygulanmaya başlaması ile beraber kredi arzının olumsuz etkilendiğini ortaya koymaktadır. Bu standartların gelişmekte olan ülkelerde etkisini inceleyen bir çalışma geçtiğimiz Mayıs ayında Dünya Bankası araştırma raporu olarak yayınlanmıştır*.
       Ağırlıklı olarak Latin Amerika, Doğu Avrupa ve Güney Doğu Asya’dan 15 ülkeyi inceyen bu çalışmanın üç önemli sonucu bulunmaktadır. Birincisi, yeni bankacılık düzenlemeleri bu ülkelerde de kredi arzını bir-kaç yıla yayılan bir dönemde olumsuz etkilemiştir. Düşük sermayeli bankaların bu olumsuzluğu yaratmadaki payı daha fazladır. İkincisi, bankacılık krizi yaşansa da yaşanmasa da uluslarararsı standartların uygulanması kredi arzını azaltmaktadır.
       Ekonomiler resesyonda iken bu etki daha sert hissedilmektedir. Üçüncüsü, yeni düzenlemeler o ülkede bulunan yabancı bankaların kredi arzını daha az olumsuz etkilemektedir.
       
TEMKİNLİ BİR İYİMSERLİK
       Bu sonuçlar 2002 yılında Türkiye ekonomisinin büyümesine ilişkin neden temkinli bir iyimserlik içinde olmamız gerektiğini gösteriyor sanıyorum. Türk bankacılık sistemi önce sorunlu krediler sorununu çözecek, sermayesini arttırmanın yollarını arayacak, sonra belli rasyolara uyarak yeni krediler verecek. Bu süreçde yabancı bankaların sisteme girişi artacak. Bütün bunların belli bir zaman alacağı, çok hızlı olmayacağı beklenmelidir.
       Dolayısıyla ekonomik büyüme de hızlı değil yavaş yavaş olacaktır. Önümüzdeki yılın bankacılık sektörü açısından daha iyi bir yıl olmasını bekleyebiliriz. Yeni yıla kamu bankaları çok daha iyi bir durumda girmektedir. Özel bankaların durumunu ise ekonomi yönetiminin ve IMF’nin iyi bildiğini ve izlediğini varsayıyoruz.
       
ÖZEL BANKALARIN UYUMU
       Önümüzdeki yıla ilişkin en kritik soru özel bankaların yeni standartlara nasıl uyum sağlayacağıdır. Uygulanacak olan standartlar özel bankaları ne kadar çok zorlarsa, bu bankaların kredi arzıda o kadar azalacaktır. Böyle bir durumda, ekonomik büyüme daha olumsuz etkilenecektir.
       Bizim sahip olmadığımız bilgileri bulunduran IMF ve ekonomi yönetiminin dengeleri ve olası riskleri göz önüne alarak makroekonomik hedefleri oluşturduğuna inanıyoruz. Aksi takdirde, yıl sonunda yeni bankacılık düzenlemelerinin yapıldığı ülkelerde kredi arzı ve ekonomik büyümenin zaten olumsuz etkilendiği yönünde yapılacak açıklamalar çok inandırıcı olmayacaktır.
       
       * Chiuri, M. C., Ferri, G., Majnoni, G., ( May 2001), “The Macroeconomic Impact of Bank Capital Requirements ın Emerging Economies”, The World Bank, Policy Research Working Paper, 2605
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları